WASHİNGTON
"Barack Obama Beyaz Saray'da!!" 5 Kasım sabahı dünya gazeteleri acaba bu manşetle çıkar mı? Sadece Amerikan halkı değil, George Bush iktidarının bitmesini dört gözle bekleyen bütün dünya merakla bunu soruyor. Peki neden Obama zafere doğru koşuyor?
Ç ünkü Amerikan halkı radikal bir değişim istiyor. 8 yıl süren Bush yönetimi öyle bir bıkkınlık yarattı ki artık toplum "yeter" diyor. Barack Obama bu radikal değişimin ta kendisi. İsmiyle, rengiyle, konuşmasıyla, fikirleriyle değişimin simgesi oldu Obama.
Şurası kesin: Obama için asıl zor olan Hillary Clinton'u yenmekti. Fazla değil, bundan sadece 10 ay öncesine kadar Hillary bütün kamuoyu yoklamalarında açık ara Obama'nın önündeydi. Öyle ki, Obama için danışmanlık yapanlara Hillary için çalışanlar "Boşuna hayal kurmayın, yol yakınken gelin bize katılın" diyerek takılıyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Hillary cephesinin hesaplayamadığı çok önemli bir sosyolojik gelişme yaşandı.
Amerika tarihinde belki de ilk kez üniversite gençleri kitlesel bir şekilde oy kullanmaya karar verdiler. Sadece oy değil, Obama'nın seçim kampanyasına çoğu bu gençlerden gelen büyük bir para yardımı da akmaya başladı. Bush dönemi nedeniyle adeta Amerikalı olmaktan utanır hale gelmiş olan bu gençler Obama rüzgarını fırtınaya çevirdiler.
Hillary Clinton bu gençlerin radikal değişim heyecanına ayak uyduramadığı için kaybetti. 'McCain Bush'un devamı' Ve Hillary kaybettikten sonra sıra McCain'e geldi. Obama çok başarılı bir kampanya yürüttü McCain karşısında. "McCain ile Bush arasında bir fark yok" sloganı halk arasında hemen tuttu. Obama ne kadar değişimi simgeliyorsa, McCain de o kadar Bush yönetimi ile devamlılığı temsil ediyordu. Bunun en açık örneği Irak. McCain Irak konusunda Bush yönetimiyle hep aynı çizgide. "Gerekirse daha yüz yıl Irak'ta kalırız" gibi açıklamalar yaptı.
İran politikası da başka bir benzerlik noktası McCain ve Bush arasında. Keza Rusya, Çin ve Kuzey Kore konusunda neokonlara yakın sert ve saldırgan bir söyleme sahip McCain. Ama Obama için zafer yolunu açan asıl gelişme tabii ki
ekonomi alanında yaşandı. İki ay önce başlayan global
finans krizi derinleştikçe, giderek Barack Obama'nın "değişim istiyoruz" sloganı daha geniş kitlelerde kabul görmeye başladı . McCain'ın ekonomiden pek anlamıyor oluşu da işleri tabii ki çok kolaylaştırdı. Seçimin ana gündeminin Irak ve dış politika alanından çıkıp ekonomideki kötü gidişata doğru gitmesi siyasi momentumu birden Demokratlara ve Obama'ya çevirdi.
Ankara'nın tercihi Peki ya
Türkiye?
Washington'da bana sık sık "Türk halkı ABD seçimlerinde kimi destekliyor" diye soruyorlar. Cevap vermekte zorlanıyorum. Türk halkı haliyle kendi geçim derdinde. Pek Amerika ile ilgilenen yok. İlgilenenler de "Amerika öyle kolay kolay değişmez" diyor haklı olarak. Bütün bunlara rağmen kestirme bir cevapla "Halk Obama'ya, devlet Mc Cain'e sıcak bakıyor" diyorum.
Fakat açıkçası ben Ankara'nın bu McCain tercihini anlamakta zorlanıyorum.
Ermeni meselesi bu kadar mı köreltiyor gözümüzü? Herhalde devlet büyüklerimiz McCain'in ve Obama'nın
dış politika farklarını pek incelememiş.
İran'la savaşacak bir Washington lehimize mi? Rusya ile Amerika arasında askeri gerginlik Ankara'ya yarar mı? Obama sayesinde
Suriye ve İran ile masaya oturacak bir Washington tercihimiz değil mi? Avrupa ile ilişkileri düzeltmiş bir Obama Ankara için daha etkili lobi yapamaz mı?
Bütün bu sorularda cevap belli:
Obama Ankara için daha iyi seçim. Yeter ki dünyaya "Ermeni meselesi" penceresinden değil daha geniş bir açıdan bakalım. Ayrıca Ermeni meselesinde de korkmaya gerek yok. Reçete belli: Erivan ile diyaloga devam. Çözüm diplomatik ve siyasi açılımların devam etmesinde.
Bu nedenle Obama'yı beklerken korkak değil, biraz daha cesur ve vizyon sahibi olmakta sonsuz yarar var.
Yayın tarihi: 3 Kasım 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/03//haber,4C874D7BE693472EA7C741A2279015B5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.