kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
15 Eylül 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ÖMER TAŞPINAR

Demokratlar depresyonda

WASHİNGTON

Son günlerde ABD'de en çok konuşulan konu ne dersiniz? Ekonominin kötü gidişi, Irak savaşı veya ObamaMcCain çekişmesi derseniz yanıldınız. Zira Amerikan basınının yeni ilgi odağı Sarah Palin. İki hafta öncesine kadar hiç kimsenin tanımadığı Alaska Valisi Palin artık sadece Cumhuriyetçilerin "şok yaratan" başkan yardımcısı adayı değil, aynı zamanda partisinin en büyük kazanma umudu. İnanması zor ama anketlere göre Sarah Palin sayesinde Cumhuriyetçi Parti ciddi bir yükseliş içinde. Ohio, Indiana, Missouri, Nevada, Kansas, New Mexico gibi seçim sonucunu belirleyecek olan kararsız eyaletlerde Sarah Palin bir anda Demokratların korkulu rüyası haline geldi.
Herkes şaşkınlık içinde. Amerikalı entelektüeller, New York Times ve Washington Post gibi prestijli gazeteler, televizyon yorumcuları, araştırma enstitüleri hep aynı soruyu soruyor: NEDEN? Neden böylesine tecrübesiz, sıradan, hatta cahil bir aday, bir anda seçimlerin kaderini değiştirecek öneme sahip oldu? Bu durum aslında yeni değil. 2000 ve 2004 seçimlerinde de George W. Bush fenomeni benzer sorular yaratmıştı . Bundan dört yıl önce Demokrat John Kerry seçimleri kaybedince depresyon içine giren Amerikan solu hem kendini, hem de toplumu sorgulamaya başlamıştı.
Demokratlar henüz seçimi kaybetmedi ama aynı kötümser hava ve depresyon daha şimdiden partinin üstüne çökmüşe benziyor. Demokratlar kırsal Amerika'ya hitap etmekte başarısız olduklarını açık bir şekilde kabullenmiş durumdalar.
Parti ile Amerikan halkı arasında bir "kültürel uçurum"un varlığı yadsınamaz halde. "Acaba fazla mı elitist olduk?" sorusunu soran bazı Demokratlar adeta günah çıkarıyorlar. Bu günah çıkarmanın kökeninde şaşırtıcı olduğu kadar endişe verici bir anket yatıyor. Bu ankete göre Amerikalı seçmenin kafasındaki en önemli sorunlar ekonomi, savaş, ulusal güvenlik olmasına rağmen, seçmenler oyunu atarken en çok "ahlaki değerler" konusuna önem veriyor. Ve bu ahlaki değerler tartışmasında Cumhuriyetçiler avantaj sağlıyor.

ABD seçmeni muhafazakâr
İşte burada hemen Cumhuriyetçilerin seçim stratejisinin başarısından bahsetmek gerekiyor. Sarah Palin gibi dindar ve popülist bir isim sıradan Amerikalı ile Obama'nın asla kuramayacağı türden bir ilişki kuruyor . Cumhuriyetçi Parti'nin strateji uzmanları bu işi çok iyi başarıyorlar. Kazanmak için temel kuralları ülkenin dindar tabanını sandığa çekmek. Ekonomik değil kültürel yönü ağır basan bu siyasi tablo Demokratların siyasi açmazını derinleştiriyor. Zira Amerikalı seçmenin hangi partiye oy vereceğinin en önemli göstergesi sınıf, eğitim, cinsiyet gibi kategoriler değil. Belirleyici unsur dindarlık ve dine bağlılık . Yani Amerikalıların çoğu ekonomik ve eğitim seviyelerine göre değil, dindarlık ve muhafazakârlık içgüdülerine göre oy veriyor.
Seçim haritası bu durumu açıkça konfirme ediyor. Demokratlar, Kaliforniya ve New York gibi kentli ve zengin kıyı eyaletlerinde rahat kazanırken, Cumhuriyetçiler ise kırsal, okyanuslara uzak, nispeten daha fakir bölgelere hâkim. Durum böyle olunca "ilerici" Demokratlar ABD'nin "muhafazakâr" sosyal dokusuna gittikçe yabancılaşıyor. Tabiri caizse ülkelerine "Fransız" kalıyorlar. İnsanın aklına ister istemez Türkiye'deki sol elitin de aynı dertten mustarip oluşu geliyor. Amerika ve Türkiye'yi Avrupa'dan ayıran en önemli kültürel farklardan biri, hem Amerika hem de Türkiye'nin Avrupa'ya oranla çok daha muhafazakâr oluşu. Örnek olarak dindarlık konusunu ele alalım. Bu alanda en önemli sosyolojik gösterge kiliseye devamlılık oranı. Avrupa'da kiliseye devamlılık oranı yüzde 5 oranında. ABD genelinde ise bu oran yüzde 40 seviyesinde. Cumhuriyetçi Parti'nin seçmen tabanında ise kiliseye gidenlerin oranı yüzde 60'lara çıkmakta. Durum böyle olunca Cumhuriyetçi Parti için dindar tabanın ve Sarah Palin'in önemi daha da anlaşılıyor. Dindar tabanı sağlama alan McCain artık bağımsız seçmenleri kazanmaya çalışacak. Geriye bir tek soru kalıyor: Acaba Sarah Palin partiye dindarları kazandırırken, bağımsızları uzaklaştırır mı? Tedirgin bir şekilde bekleyip göreceğiz.