BODRUM
Türkiye'de Washington'un siyasi gündeminden uzaklaşmak ferahlatıcı olacak diye düşünürken tam tersi bir siyasi ortamda buldum kendimi.
Geçtiğimiz hafta Türkiye'de gündemi gene Taraf gazetesi belirledi . Özetlemek gerekirse Taraf, Aktütün sınır karakolunu tehdit eden PKK hareketlenmesiyle ilgili somut istihbarata dayanan raporların günler öncesinden Genelkurmay'a ulaşmaya başladığını haber yaptı. Taraf gazetesi haberini, insansız hava araçlarından elde edilen anlık görüntülerden kareler ve Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'na ait raporlardan kesitler yayınlayarak destekledi.
Bu durum Genelkurmay'ı tabii ki son derece zor duruma soktu. Maalesef son zamanlarda saygınlığına ve profesyonelliğine gölge düşen bir kurum haline geldi Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu durum muhtemelen kurumun içinde ciddi bir moral bozukluğu ve kızgınlık yaratıyor. Bu nedenle hafta içinde Genelkurmay Başkanı'nın son derece sert bir üslup içeren mesajını iyi tahlil etmek gerekiyor.
Kanımca Genelkurmay Başkanı'nın mesajı dışarıyı olduğu kadar kurumun içindeki kızgınlığı ve moral bozukluğunu bastırmak istiyordu. Saldırılar önlenebilirdi Taraf gazetesi sayesinde gündemi oluşturan bu siyasi dinamikler bana Amerika'da 11 Eylül sonrasında yaşanan istihbarat tartışmasını hatırlattı. Taraf'a benzer şekilde 2002'de
New York Times gazetesi önemli bir habercilik başarısına imza attı. Gazete Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın, yani CIA'nın 11 Eylül'den haftalar önce ABD Başkanı'na El Kaide'nin Amerika sınırları içinde intihar saldırıları planladığını bildirdiğini anlatan bir haber yaptı.
New York Times bu haberini CIA tarafından ABD başkanı için hazırlanan "günlük istihbarat raporlarını" yayınlayarak belgeledi. Bush yönetimi haliyle çok zor duruma düştü. Gerek Taraf'ın gerekse
New York Times'ın haberinden yapılabilecek somut çıkarım şudur: eğer bu istihbarat raporlarının basit bir analizi zamanında yapılsaydı o terör saldırılarına karşı hazırlık yapılır, gerekli tedbirler acilen alınır ve bu saldırılar önlenebilirdi.
Nemalananlar mı var? Fakat benzerlik bu konuyla sınırlı. Zira
Türkiye ve Amerika'da bu iki önemli gazetenin habercilik başarıları sayesinde başlayan tartışmanın çok farklı boyutları var. Amerika'da konu Bush hükümetinin beceriksizliği ve tehditleri ciddiye almayışı olarak ele alındı. Yani bir nevi siyasi basiretsizlik ve ihmal söz konusuydu.
Türkiye'de Taraf'ın başlattığı tartışma ise sadece bir ihmal veya basiretsizlik üzerine kurulu değil. Taraf gazetesi sadece Genelkurmay'ı görevini doğru dürüst yapmamakla suçlamıyor.
Haklı olarak başka bir soru da soruyor Taraf: Acaba Türkiye'de bu kavganın bitmesini istemeyenler mi var? Bu son derece önemli bir soru. PKK'nın bu kavgadan nemalandığını biliyoruz. Kan döküldükçe güçleniyor PKK. Bunu biliyoruz. Ama acaba devlet içinde de bu kavganın devam etmesini isteyenler var mı? Yani her iki tarafta da radikaller bu savaştan yararlanıyor olabilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti bu sorunun cevabını en kısa zamanda bulmak ve bunu kamuoyuna açıklamak zorundadır. Bu ancak ve ancak olayı örtmek yerine Aktütün skandalının sorumlularını cezalandırmak ile mümkün olacaktır. Aktütün skandalı aydınlatılmazsa
Türkiye'nin terörle mücadelesi son derece ciddi bir zaafa uğrayacaktır.
Bunu anlamamış gözüken AK Parti hükümeti ise topu taca atmayı tercih etmiştir. Eğer bu skandal aydınlatılmazsa çeyrek asırdır bu vatan için canını vermekten sakınmayan insanlardan aynı fedakârlığı sürdürmelerini beklemek kolay olmaz. Bu nedenle kamuoyunun şüpheleri bir an evvel giderilmelidir. Bu arada akla başka bir soru geliyor.
Bunca gürültü olurken neden bu ülkenin Savunma Bakanı bir açıklama yapmıyor? Bu hükümetin bir Savunma Bakanı yok mu?
Yayın tarihi: 20 Ekim 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/20//haber,0680B7E449F548A19728E21499E90462.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.