kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Vatan sevgisi; insan sevgisi

Geçenlerde, Taraf gazetesinde Ahmet Altan'ı okuyordum. "Vatan" sevgisi ile "insan" sevgisini mukayese etmiş ve "Benim için 'önce vatan' değil, önce insan" demiş.
"Vatan sevgisi nedir?" diye düşünmeye başladım. "Vatan" derken, aslında kimliksiz bir toprak parçasını kastetmiyoruz. Dostlarımız, hatıralarımız, umutlarımız ve en önemlisi "birinci sınıf vatandaş" olma duygumuz , "özgür yaşama" hakkımız, bu kavram ile ifade edilmekte. Yabancı bir memlekette, kendinizi kökünden kopmuş bir bitki gibi hissedersiniz; oraya ait olmadığınız bilinci, sizi ezik biri haline getirir.
Vatan, benim için, gecenin sessizliğinde yükselen ezan sesi, özgürlüğümü ifade eden Türk bayrağı, çeşitli ırklardan gelen ama Anadolu kültürüyle yoğrulmuş vatandaşlarım, Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Ferhat Göçer; dolmadan içli köfteye, zeytinyağlı yemeklerden böreğe, pilava, kuru fasulyeye kadar binbir çeşit lezzetten oluşan OsmanlıTürk mutfağı, çeşitli memleket manzaraları ama özellikle, İstanbul boğazı ve Bodrum sahilleridir.
"Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır." Güzel ama, vatan denilen toprak parçasına anlam kazandırmak için kan dökmek değil, sevgi tohumları ekmek daha doğru gibi geliyor. Bu yüzden, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesini tercih ediyorum. Eğer bu anlayışı benimsersek, belki birbirimize daha çok bağlanırız, farklı kimliklere daha fazla saygı gösteririz.
Allah, kimseyi vatanından uzak düşürmesin. Aynı zamanda, Necip Fazıl Kısakürek'in deyişiyle, kimseyi, "öz vatanında parya" haline de düşürmesin.