AK Parti milletvekili Zeynep Dağı ile İstinye Park'taki bir restoranda buluştuk. Avrupa-Akdeniz Parlamenterler Meclisi'nin Türk Grubu başkanı sıfatıyla iki günlük bir toplantı organize etmişti İstanbul'da; boş bir zamanından istifade ederek bir araya geldik. Dedikodu yapacak değiliz ya, onunla da
"insan" ve
"vatan" konusunu konuştuk. Dağı, Nâzım Hikmet'i hatırlattı, Nâzım'ın, topraksız kalmanın zorluğunu çeşitli şiirlerinde dile getirdiğini söyledi. Bir örnek vermek gerekirse...
"Karlı kayın ormanında / Yürüyorum geceleyin. / Efkârlıyım, efkârlıyım, / Elini ver, nerde elin? / Memleket mi, yıldızlar mı, / gençliğim mi daha uzak? / Kayınların arasında / Bir pencere, sarı sıcak. / Ben ordan geçerken biri: / "Amca, dese, gir içeri." / Girip yerden selâmlasam / Hane içindekileri..." Zeynep Dağı, muhalif duruşu yüzünden vatan toprağından ayrılmak zorunda kalan ve ölümünden sonra bile
Türkiye'ye kavuşamayan Nâzım Hikmet'in hissiyatını şu sözlerle ifade etti:
"Nâzım, sisteme-iktidar odaklarına ters düşerek vatan hainliği de dahil olmak üzere, pek çok suçlamayı hiç hak etmediği halde taşımak zorunda kaldı. Orta Asya'dan gelip, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan memleket, Nâzım'ın dizeleriyle bir coğrafya olmanın ötesinde, ete kemiğe büründü. Varna'dan, 'memleket, memleket'
diye seslenişi, derin hasreti, muhalif olmanın somut diyetidir."
Yayın tarihi: 27 Ekim 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/27//haber,D0A49FE0440F4D5C8DCF959EE827B0D8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.