Türk lumpenlerinin gönlünde taht kurmuş olan ünlü
"ağlayan çocuk posteri", Şili'de de gündeme gelmiş. Daha doğrusu, hiç çıkmamış ki...
Cadılar bayramı yaklaşıyor ya (Amerikan çocuklarımız iyi bilirler), Şili'nin başkenti Santiago'da bir adam, düzenlediği cadılar bayramı partisini duyurmak için bunu kullanacak olmuş, şehrin çeşitli yerlerine astırmış...
Medyumlar, parapsikologlar falan da kıyameti koparmışlar, çünkü bu resim
"lanetliymiş", uğursuzluk getirirmiş.
Posterin bulunduğu evlerde yangın çıkıyor (bakınız biz de Amerikan etkisindeyiz,
"afiş" demiyoruz
"poster" diyoruz artık), herşey yanıp kül olsa da bir tek bu resim sağlam kalıyormuş! Posteri alıp da evine asan kocalar karılarından boşanıyor, aileler yıkılıyor, insanlar işlerini kaybediyorlarmış...
Hatta, İngiltere'nin en dandik gazetesi olan The Sun, 1985'te
"ağlayan çocuğu imha" kampanyası düzenlemiş, gazetenin önünde toplanan yüzlerce İngiliz ahmağı, resimleri ateşe vermiş...
Meğer aptallık
Türkiye'de yoğunlaşmamış, ülkelere eşit dağıtılmış...
Bizde Şili düzeyinde dangalak yok, ağlayan çocuk bizde seviliyor. Bizde, cadılar bayramı kutlayan az sayıda birkaç zibidi var, fakat
"parti veren" pek duyulmamıştı, artık
"lüks barlarda" falan o da başlıyormuş... Noel çamını yılbaşına kaydırma özentisi gibi, yakında Halloween'in hemen ertesi günü All Saints Day, daha sonra Thanksgiving, yazın da Fourth of July kutlamaları da başlar... ("Kahretsin", "oo yoo", "dur bi dakka", "hey dostum ciddi olamazsın", "hey sorunun ne senin" diye konuşan sopalık velet sayısı epey arttı... Burhan Altıntop da
"shit" diyor, ona gülüp geçiyoruz. Ben yazsam küfürbaz derler.)
Evet, ağlayan çocuğu biz çok severiz. Kamyonlarımıza ve şehirlerarası otobüslerimize asarız.
"Okey" kahvehanelerine de asarız. Eskiden cihan pehlivanı Koca Yusuf'u, ya da dünya güzeli Züleyha Hanım'ı asardık, sonra Mareşal Fevzi Çakmak'ı astık, şimdi de ağlayan çocuk ve şampiyon Fener...
Hesapça, ağlayan çocuk
"ezilenleri" simgelemektedir.
Hatta,
"oyunu bizim partiye ver de çocuk ağlamasın" diyenler bile görülmüştür.
Çocuğun babasından sopa yediği, ya da çişi kakası geldiği için ağlayabileceği hiçkimsenin aklına gelmez, ille bir
"sosyo-ekonomik içeriği" olacaktır bu işin...
Çocuğu
"kullanmak" isteyenler, bu resmin bir İtalyan ressamı, Bruno Amadio tarafından çizilmiş olduğunu da bilmezler.
Canım belki de çocuk
"İtalya'nın sorunlarını" dile getirmektedir!
Ya da çok sıradan, hatta eni konu kötü, para verip almaya değmez, hele asmaya hiç değmez bir resimdir alt tarafı, hani geyikli duvar halısı gibi...
Lumpenlerimiz bu resmi neden bu kadar çok severler?
Ezilenlerden yana oldukları için mi?
Yoksa, Kemal Tahir'in ve Andre Maurois'nın deyimiyle
"ruhlarında artakalmış vahşet hissinin tesiriyle" çocuk ağlatmaktan gizlice hoşlandıkları için mi?
Aman aman, işin altında "sadomazo" eğilimler yatsın, çünkü bize çok özgüdür de, cadılar madılar bulunmasın, o kefere saçmalığı. Kendi saçmalıklarımız bize elverir, ithal etmeye gerek yok.
Bu ne biçim bir memleket yahu, üst sınıfının da alt sınıfının da çekiver kuyruğunu...
Yayın tarihi: 27 Ekim 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/27//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.