kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Dava 23 Ekim'e ertelendi

Giriş Saati : 20.10.2008 07:44
Güncelleme : 20.10.2008 19:14
Yeni Haber
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Ergenekon Davası'nın Silivri Ceza Evi'nde görülmesine karar verdi. Ayrıca tutuklu ve tutuksuz sanıkların ayrı yargılanacağı bildirildi. Dava 23 Ekim'e ertelendi...
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülmesine başlanan ''Ergenekon'' davasının duruşması, 23 Ekim Perşembe gününe ertelendi.

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyede gerçekleştirilen duruşmada mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlarının, üye hakim ve mahkemenin tamamının reddedilmesiyle ilgili taleplerinin incelenmesini, diğer taleplerin de bu inceleme tamamlandıktan sonra değerlendirilmesini kararlaştırarak, duruşmanın 23 Ekim Perşembe gününe ertelenmesine karar verdi.

REDDİ HAKİM KRİZİ

Öğleden sonra başlayan Ergenekon Davasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinden Sedat Sami Haşıloğlu'na reddi hakim talebinde bulunuldu. Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Kadir Kartal, Mahkeme Üyesi Haşıloğlu'nun tarafsızlığına gölge düşürecek davranışları olduğunu ve bu nedenle mahkemeden reddi hakim karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Avukat Kartal, Haşıloğlu'nun, müvekkili Kemal Kerinçsiz'i sorgulamak için çağırdığında, "Buyurun Kemal Bey, anlatın bakalım, ne anlatacaksınız?" dediğine dikkat çekerek, "Şu ana kadar yapılan tutuklamaların yüzde 40'ı Sayın Hakim tarafından yapıldı. Kovuşturmayı da başka savcıların yapması gerekir" dedi. Öğleden sonra devam eden duruşmada müdahil olmak amacıyla mahkemeye başvuranların talepleri dinlendi.

Avukat Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı adına davaya müdahil olmak istediklerini belirterek, "İddianamede Cumhuriyetin 3 kez bombalanmasına ilişkin fiiller tanımlanıyor, bu nedenle müdahil olmak istiyoruz" dedi.

İddianamede DTP milletvekilleri Ahmet Türk, Akın Birdal, Sabahat Tuncel'e yönelik suikast hazırlıkları olduğu iddiaları üzerine de müdahillik talebinde bulunuldu.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi şu ana kadar öldürülen aydınlara yönelik insan haklarına aykırı davranışlarda bulunulduğunu belirterek, davaya müdahil olmak istediklerini açıkladılar.

Öldürülen gazeteci Musa Anter'in oğlu Dicle Anter adına avukat Sezgin Tanrıkulu da müdahil olma talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, müdahil olmak talepleriyle ilgili iddia makamının görüşünü sordu. İddia makamında bulunan Savcı Pekgüzel, Cumhuriyet gazetesinin talebinin kabulüne, diğer taleplerin de incelenmesinin ardından görüş belirtileceğini kaydetti.

Tutuklu sanık Avukat Kemal Kerinçsiz'n avukatı Kartal, Ergenekon iddianamesinin iddianame değil "bir vesika", "bir utanç belgesi" olduğunu söyledi.

MAHKEMEYE YETKİSİZLİK TALEBİ

Bazı sanık avukatları, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yetkisizlik kararı vermesini talep etti. Sanık avukatları bu talebe gerekçe olarak Danıştay'ın Ankara'da bulunmasını, mağdurların Ankara'da yaşıyor olmasını ve tutuklu sanıkların hiçbirinde silah bulunmamasını gerekçe gösterdiler.

Bir sanık avukatının "Bir anket yapalım. Kamuoyunun yüzde 65'i Ergenekon'dan tutuklananların bir terör örgütü üyesi olduğunu düşündüğünü ortaya çıkarır" sözlerine, sanıklar tepki göstererek, "Hayır yanlış, yok öyle bir şey" dediler.

İP: "DOSYA ANAYASA MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLSİN"

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve parti yöneticilerinin avukatı Mehmet Cengiz elkonulan dosyalarda parti eylemlerinin yer aldığını ve bu nedenle parti eylemlerinden dolayı, parti yöneticilerinin bu mahkemede değil Anayasa Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğini belirtti. Cengiz şunları söyledi:

"Perinçek ve diğer yöneticilerde yakalanan dosyalar parti eylemidir. Mahkemenin görevi bu evrakları Anayasa Mahkemesi'ne göndermektir. Aksi taktirde iki yargı sistemi birbiriyle çelişen fiiller ortaya koyar. İddianame okunmadan dava dosyasında İP ile ilgili bilgi belgeler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilsin. Sonucuna görme işlem yapılsın. İP Genel Merkezi Ankara'da, sözü edilen faaliyetlerin hepsi Ankara'da yapıldı. İddianamede darbe yapılacak deniyor. Yapılacak olan darbenin yeri de Ankara'da. İddianameye bakıyoruz, suçun mağduru 4 kişi var. Mağdurlar Ankara'da, sanıklar Ankara'da, CMUK'un 12. maddesine göre yetkisizlik kararı verilerek dava Ankara'ya gönderilmeli. Buraya duruşma salonu demekle duruşma salonu olmuyor."

PERİNÇEK YEDİ AY SONRA İLK KEZ KONUŞTU

Cengiz'in konuşmasının ardından tutuklu sanıklardan biri olan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek söz aldı. Tutuklu bulunduğu yaklaşık 7 aylık süre içinde ilk kez konuşan Perinçek de mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:

"Anayasadaki parti kapatma suçuyla bireysel suçları birbirinden ayırmak lazım. Bir partinin programı, parti faaliyetleri işin içine girdi mi buna bakacak mahkeme Anayasa Mahkemesi'dir. İddianamede İP'nin suç örgütü olduğu yazıyor. Öyleyse bu durum parti kapatma nedenidir. Siz bu davaya bakamazsınız. Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerine tecavüz edemezsiniz, emir veremezsiniz. İP yöneticilerini bu davada tefrik edeceksiniz. Kanunsuz dinlemeleri de yollayın hepsinin hesabını veririz yargı önünde. Yankesicilik yapmışsam yargılayın beni. Ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı partimizle ilgili açtığınız davayı önemsemiyor. Çünkü suç yok burada acele karar vermeyin. Partiler Kanunu'na bakın. "Doğu Perinçek İP'ni Ergenekon yönünde suç örgütü haline getirmiştir' deniyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yetkilerini İstanbul Cumhuriyet Savcılığı gasp edemez. Eğer Anayasa Mahkemesi partimizle ilgili bir karar verirse ancak o zaman size iş düşer. Bu bir ön meseledir. Lütfen inceleyin."

KERİNÇSİZ DE REDD-İ HAKİM İSTEDİ

Davanın esasına girilmeden yapılan usul tartışmalarında söz alan isimlerden biri de tutuklu yargılanan sanıklardan Kerinçsiz oldu. Kerinçsiz müdahillik taleplerinin tümden reddini talep ederek şunları söyledi:

"Cumhuriyet gazetesini bombalayanların faiilerinden hepsi burada değil. Acılarını paylaşıyoruz, ama onların da müdahil olma talebinin reddini talep ediyoruz. Benim tutuklanma nedenim mesleki çalışmalarım. Ben sanık avukatıyım, hala öyleyim. Benim sanık değil müdafi olmam gerekir. Bizi yargılayan siz hakimlerin siyasallaşıp siyasallaşmadığı yönünde rahat olmamız gerekir. Sayın Üye Haşıloğlu davaya devam ederse, verilecek kararın adil olup olmadığı sürekli aklımıza gelecek. Bu nedenle Sayın Haşıloğlu'nın reddini talep ediyorum."

Mahkeme heyeti, mahkemenin yetkisiz olduğu ve bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği yönündeki taleplere ilişkin karar verdikten sonra davanın esasına girecek.

TALEP REDDEDİLDİ

Silivri Cezaevi'nde görülen Ergenekon duruşmasında söz alarak usul yönünden taleplerde bulunan, sanıkların ve sanık vekillerinin, görüşü Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcılarından Mehmet Ali Pekgüzel'e soruldu.

Pekgüzel, Mahkeme üyesi Sedat Sami Haşıloğlu'nun redd-i hakim yönündeki taleplerinin geri çevrilmesini istedi. Pekgüzel mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi yönündeki talebe ilişkin olarak da, "Danıştay saldırısı örgütün eylemlerinden sadece bir tanesidir. Pek çok eylemde İstanbul Adliyesi gösterildiği, yetkisizlik talebinin reddine karar verilmesine, dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine ilişkin talebe dosyanın bir kısmının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiğini belirterek, bu talebin de reddi yönünde görüş bildirdi.

Pekgüzel tutuklu sanık avukatlardan Kerinçsiz'in müdafi talebinin reddi yönünde görüş belirtti. Mahkeme, sanıkların ve sanık vekillerinin taleplerini görüşmek üzere duruşmaya ara verdi.


Duruşma taleplerin değerlendirilmesi için 23 Ekim'e ertelendi.

BUGÜN NELER YAŞANDI?

Ergenekon soruşturması kapsamında haklarında dava açılan ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ve eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 46'sı tutuklu 86 sanığın yargılanmasına saat 10.15'de başlandı.

Ancak avukatların salonun dar olduğu ve adil koşullarda savunma yapılamayacağı yönündeki itirazları üzerine ilk duruşmaya ara verildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, saat 13.00'e kadar duruşmaya ara verdi.

Öğle arası verdikten sonra devam eden duruşmada Mahkeme Başkanı Köksal Şengün yaptığı açıklama şunları dedi:

"Sanıkların sayısı ve güvenliği açısından, insan haklarına uygun bir yargılama yapılması için, sağlıklı bir savunma için, sanık müdafilerine bilgisayar verilmesi gerektiği duruşmanın aleniliği ve insan haklarına uygun bir savunma yapılması için, gerekli şartların olması için ara karar verildi. İstanbul Yargı çevresi içinde bu büyüklükte başka bir duruşma salonun olmaması, tutuklu sanıkların nakillerindeki güçlük, duruşmanın Silivri'de yapılmasına devam edilmesine karar verilmesine neden olmuştur. Tutuklu sanıkların savunmaları önce alınacak, müdafi sayısının fazlalığı nedeniyle her sanığın en fazla üç müdafi ile temsil edilmesine, duruşma salonunun yan tarafında bulunan bekleme salonunun duruşma salonu olarak kabul edilmesine, arka tarafta bulunan televizyon ekranlarının bekleme salonuna konmasına oy birliği ile karar verildi."

TUTUKSUZ SANIKLAR ÖNCE YARGILANACAK

Mahkeme Başkanı Şengün, tutuksuz sanık ve müdafilerin salondan ayrılmasını isteyerek duruşmaya devam etti. Tutuksuz yargılananlar ve müdafileri bekleme salonuna geçtiler. Duruşma devam ediyor.

*'CEZAEVİ MANZARALI' OTEL ODALARI DOLDU HABERİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

*İLK DURUŞMADAN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...



İLHAN SELÇUK DURUŞMAYA GELMEDİ


Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya gelmedi. Avukatlarının verdiği bilgiye göre İlhan Selçuk, Silivri Cezaevi'nde bugün görülecek Ergenekon duruşmasına rahatsızlığı nedeniyle gelmedi. Mahkemeye sunulacak Özel Amerikan Hastanesi'nin verdiği 15 Ekim 2008 tarihli raporda, Selçuk'un 14 Nisan 2008 tarihinde açık kalp ameliyatı olduğu ifade edildi. Halen kalbinin kasılma gücünün yüzde 30 civarında olduğu belirtilen raporda, Selçuk'un tıbbi yönden kontrollerine devam edildiği açıklandı. Raporda, "Bu nedenle aşırı fiziksel ve stresten kaçınmasında yarar vardır." denildi. Bu arada, İşçi Partisi Başkan Vekili Ferit İlsever'in de rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya gelmeyeceği öğrenildi.

KEMAL ALEMDAROĞLU KONUŞTU

''Ergenekon'' davasının tutuksuz sanıklarından eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu, ''Anayasaya, yasalara ve yüksek yargı organlarının kararlarına uygun uygulamalar yaptık. Rektörlük dönemimde yaptığım budur. Bundan ötürü suçlanıyorsam, ülke yöneticileri bunu düşünsün'' dedi.

Tutuksuz sanıklardan Alemdaroğlu, 46'sı tutuklu 86 sanığın yargılanacağı adliyedeki duruşmaya katılmak için sabah saatlerinde Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne geldi.

Yerleşkeye gelişinde fotoğraf ve görüntü almak isteyen basın mensupları arasında izdiham yaşanması üzerine Alemdaroğlu, ''Bana gösterilen bu ilgi, dünya savaşı katiliyim gibi görünüyor. Öyle miyim yoksa?'' diye konuştu.

Alemdaroğlu, ''dünya tarihinde ilk defa böyle bir komedinin yaşandığını'' ileri sürerek, ''Anayasaya, yasalara ve yüksek yargı organlarının kararlarına uygun uygulamalar yaptık. Rektörlük döneminde yaptığım budur. Bundan ötürü suçlanıyorsam, ülke yöneticileri bunu düşünsün'' dedi.Bir gazetecinin sorusu üzerine, yapacağı savunmanın 800 sayfa olduğunu belirten Alemdaroğlu, daha sonra eşi ile yerleşkeye girdi.


KARGAŞA YAŞANDI

Ergenekon davasına katılan sanıklar, sanık vekilleri, gazeteciler ve izleyiciler duruşma salonuna sığmayınca kargaşa yaşandı.

İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, tutuksuz sanıkların ve vekillerin duruşma salonunun dışına çıkmasının, bu şekilde salonun rahatlatılmasını önerdi. Şengün, "Bu şekilde, hengame içinde duruşma yapmak yerine salonu rahatlatmak gerekir. Aklın yolu bir" dedi. Şengün'ün bu sözlerine sanık vekilleri "İstanbul içinde bir spor salonu ayarlansın" yanıtını verdi. Sanık vekilleri duruşma salonunda ayakta kaldıklarını, adil yargılama koşullarının sağlanamadığını belirterek, yargılamanın başka bir yerde yapılması için davanın ertelenmesini talep ettiler. Sanık vekilleri aynı zamanda Türkiye'de ilk kez bir ceza infaz kurumunda duruşma yapıldığını ve bunun adil yargılama hakkına aykırı olduğunu belirttiler. Mahkeme Başkanı Şengün, yargılamanın yapılıp yapılamayacağının mahkemenin takdirinde olduğunu belirterek, "Hiçbirimiz bu şartlardan memnun değiliz. Fiili şartlar farklı olabilir ama yargılamayı etkilemez" yanıtını verdi.

Bir başka sanık vekili de, sanık vekillerinin ayakta durduğunu ve belgeleri inceleyip mahkemeye sunma şartlarının bulunmadığını belirtti. Sanık vekillerinden ünlü ceza hukukçusu Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, "Bu koşullarda sağlıklı duruşma yapmak imkansız. Ne sanıklar ne de avukatlar miting havasında duruşma yapamazlar. Hem sorgulama hem savunmanın layıkıyla yapılacağı bir duruşma ortamının sağlanmasını talep ediyoruz" dedi.

Mahkeme Başkanı Şengün de, "Mahkeme belli olmadan, her nasılsa, nereye hizmetse burası mahkeme salonu olarak yapılmış. İstanbul'da bu şartlara uygun bir yer bulunamadı. Bu şartlardan her ne kadar siz şikayetçiyseniz ben de şikayetçiyim. İstanbul şartlarında ancak böyle bir yer temin edildi. Yeni bir salon yapmak en az üç ay sürer" diye konuştu.

SANIK AVUKATI AZARLADI

Alacakaptan, sanıkların bir gün dahi fazladan tutuklu kalmasının düşünülemediğini ve iddianamenin çok özensiz ve düzensiz hazırlandığının belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Şengün, "Onları daha sonra konuşacağız" yanıtını verdi. Bir başka sanık vekili de, avukatlara duruşma salonuna alınırken yapılan kötü muameleye dikkat çekti. Avukatların cep telefonlarının, lap toplarının ve her türlü elektronik cihazlarına el konulmasının ardından., avukatlık kimliklerine de el konulduğunu belirtmesi üzerine bir sanık, "Şimdi senin sorunun önemli değil, kes sesini" diye tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı Şengün, yaşanan tartışmalar sonrası ara karar vermek üzere sanıkları, ziyaretçileri ve vekillerini duruşma salonunun dışına çıkarttı. Mahkeme Başkanı Şengün'ün duruşmayı ertelemesi, duruşmanın başka bir yerde yapılması için ertelemesi bekleniyor.

KANAL 7 VE STV'YE ENGELLEME

Ergenekon davasına ilişkin gelişmeleri kamuoyuna canlı aktaran Samanyolu TV (STV) ve Kanal 7'nin yayınları, Tuncay Özkan'ın fotoğrafını taşıyan grup tarafından engellenmeye çalışıldı. Bariyerleri geçen grup, yüksek sesle slogan atarak muhabirin sesini bastırmak istedi.

Sanıkları desteklemek için Silivri Cezaevi'nin dışında bulunan geniş alanda toplanan yaklaşık bin kişilik grup, sloganlar atarak davayı etkilemeye çalışıyor. Eylemcilerin protestolarından en fazla etkilenenler ise, bazı televizyoncular oldu. Günler öncesinden hazırlık yaparak cezaevi kapısına kamp kuran televizyoncular, yeterli güvenlik önlemleri alınmayınca eylemcilerin hışmına uğradı. Canlı yayınların yapıldığı standlara giren eylemci grup, muhabirlere zor anlar yaşattı. Samanyolu Televizyonu'nun (STV) canlı yayın yaptığı sırada Tuncay Özkan'ın dev posterini açan göstericiler, yüksek sesle slogan atarak yayını engellemeye çalıştı.

Aynı sıkıntıyı Kanal 7 televizyonu da yaşadı. Muhabirin yayın yaptığı sırada bir grup bariyerleri geçerek, yayına engel olmak istedi.
Televizyoncular bütün zorluklara rağmen yüzyılın davasını kamuoyuna aktarmaya devam ediyor.

MİLLETVEKİLLERİ İZLEDİ

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Hasan Hüseyin Özefe, Sedat Sami Haşimoğlu, duruşmaya savcı olarak da Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel katıldı. Duruşmayı izlemeye DTP'li milletvekilleri Hasip Kaplan, Sırrı Sakık ve pek çok DTP'li milletvekilinin yanı sıra CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü katıldı. CHP'nin davayı izlemek için oluşturduğu komisyonda Mengü dışında partinin Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat ile Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek de yer alıyor.

CHP HEYETİ ADLİYEDE


Öte yandan, CHP'nin davayı izlemek için oluşturduğu komisyon üyeleri Manisa Milletvekili Şahin Mengü, Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve Parti Meclisi üyesi Ayça Betül Mete, davanın görüleceği Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne geldi. Hukukçulardan oluşan bu heyet dışında İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu ile baro üyesi 4 avukat duruşmayı izlemek üzere cezaevine ulaştı.Adliyeye gelenler arasında tutuksuz sanıklardan Ali Yasak'ın da olduğu görüldü.

HAZIRLANAN İDDİANAMEDE SANIKLARIN DANIŞTAY SALDIRISINI PLANLADIKLARI BELİRTİLİYOR

Ergenekon soruşturması kapsamında bugün ilk kez hakim karşısına çıkacak 46'sı tutuklu 86 sanık hakkında hazırlanan iddianamede "Ergenekon terör örgütü yapılanması adı altında oluşturulan örgütün, birçok alanda örgütlenmesini tamamladığı, örgütün yönetici kadrolarının toplumda ve devlet kademelerinde önemli görev ve mevkilerde bulunmuş kişilerden oluştuğu" belirtiliyor. Haklarında 2 bin 455 sayfa iddianame hazırlanan ve yaklaşık 450 klasörden oluşan ekleri bulunan davanın sanıklarından Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk, Kuvay-i Milliye Derneği Başkanı Fikri Karadağ, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Türk - Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol Ergenekon örgütünün üst düzey yöneticisi olarak örgütün yaptığı her türlü eylemden sorumlu tutuluyor.

Yönetici konumundaki sanıklar "Halkı hükümete karşı isyana tahrik", "Ergenekon terör örgütü üyeliği", "Vahim nitelikte silah ve patlayıcı bulundurmak", "Devletin gizli belgelerini ele geçirmek", "Adil yargılamayı etkilemek", "Kişisel verileri kaydetmek"le suçlanıyor.

Davada, emekli tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk, Kuvay-i Milliye Derneği Başkanı Fikri Karadağ ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 192 yıl ile 524 yıl arasında ağırlaştırılmış hapis cezası istenirken, İstanbul Üniversite eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Türk - Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol hakkında da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Davanın diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkları hakkında ise "Halkı hükümete karşı isyana tahrik" ve "Ergenekon terör örgütüne üye olmak" suçlarından 1 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen oranda hapis cezaları talep ediliyor. Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamede örgütün amaçlarına ulaşmak için her türlü kanun dışı yolları kullanmayı prensip edindikleri, amaçlarına ulaşmak için gerekli silah mühimmat ve diğer malzemeleri kolaylıkla temin ettikleri ifade ediliyor. İddianamede sanık olarak yer alan çok sayıda şüphelinin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda şüphelilerin devletin çok gizli belgelerini ele geçirdikleri ve örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları belirtiliyor. Ergenekon terör örgütünün amacına ulaşabilmek için Danıştay suikastı ile Cumhuriyet Gazetesi'ne 3 kez el bombaları ile saldırılması eylemlerinin yanı sıra birçok suikastı da planladığının öne sürüldüğü iddianamede, Ergenekon terör örgütünün bu tür eylemler için sabıkalı ve suça meyilli insanları Kuvay-i Milliye Derneklerine üye yaptırdığı, bu tür insanları derneklerde toplayıp çeşitli rütbeler ve sözde askeri görevler verdiği, basın yayın kuruluşlarını, mafyayı ve terör örgütlerini kontrol altına almaya çalıştığı ifade ediliyor.

Sivil toplum kuruluşların üst düzey yönetimlerinde örgütlenerek bu kuruluşları amaçları doğrultusunda sevk ve idare etmeleri, medya mafya ve terör örgütleri üzerindeki etkileri dikkate alındığında, örgütün her yönüyle hükümetleri devirip yönetimi ele geçirmeye elverişli olanaklara sahip olduğu da iddianamede yer alıyor. Örgütün, mafyayı ve terör örgütlerini tasfiye etmek yerine kendi amaçları doğrultusunda yeniden düzenleyip organize ettiği ve örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri'nde gizlice yapılandığı, devletin birçok birimine de sızmaya yönelik amaç ve faaliyetlerde bulundukları öne sürülüyor.

İddianamede Ergenekon terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı halkı silahlı isyana tahrik ettiği gibi, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüste bulunduğu, amaçlarına ulaşmak için kontrolü altında bulunan medya ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ülkede kaos ve iç çatışma ortamı oluşturmaya çalıştıkları öne sürüldü. Örgüt üyelerinin, oluşacak gerginlik ortamından faydalanarak, görevde bulunan hükümetleri çalışamaz hale getirip, nihai olarak ordu içerisinde kendilerine destek vereceklerini umdukları askeri şahısların yardımı ile yönetimi değiştirmek amacıyla hükümeti yıkmaya teşebbüs ettikleri iddia ediliyor.