Türkiye 2001 krizi öncesinde dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerinden biriydi. Aynı zamanda kamu borç stoku nedeniyle riski en yüksek ülkelerdendi. Net kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 90'ı bulmuştu. İç borçları çevirmak adeta bir cambazlık işiydi. Bu nedenle
Türkiye dünyanın en yüksek faizlerinden birini veriyordu.
Nitekim 2001'de duvara toslayınca, IMF bile iç borçların konsolide edilmesini gündeme getirdi. Neyseki
Türkiye bu yola sapmadı. Daha ağır bedel ödemeyi göze alarak daha uzun vadeli önlemi yürürlüğe soktu. Faiz dışı fazla vererek ve bütçe disiplini ile kamu borçlarını sorun olmaktan çıkardı. Artık borçların çevrilebilirliği sorunu, Hazine'nin iflas etme riski yok.
-
Risk, kur riski- Buna karşılık bitişikteki grafikten de izlenebileceği gibi,
Türkiye yine dünyanın en yüksek faizini veriyor. Neden acaba?
En yüksek faizi verdiğine göre Türkiye dünyanın en riskli ekonomisi ve en riskli ülkesi mi? Hayır.
Ödenen yüksek faiz veya Türkiye'nin riski aslında kur riski. Bundan başka bir şey değil. Çünkü,
Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıracak başka bir özellik veya risk yok.
Hatta bu risk algılaması genel. Sadece yabancılarda değil, yerli yatırımcılarda da var. Var ki,
yerliler yıllarca büyük kayıplara uğramalarına karşılık hâlâ dövize yatırım yapıyor. Döviz tevdiat hesaplarının 100 milyar doların üzerine çıkmasında
asıl neden kur riskine karşı önlem almak. -
Yabancılar çıkar mı?- Türkiye piyasalarında kurulan dengede yabancıların payı büyük. Dolaşımdaki hisse senetlerinin üçte ikisi, bono ve tahvillerin üçte birden fazlası yabacılara ait. Yabancıların faiz piyasasındaki hareketleri, ülkeye getirdiği portföy ve doğrudan yatırımlar da, döviz piyasasında belirleyici.
Acaba küresel piyasalardaki negatif hareketler sonucu yabancılar Türkiye'den çıkar mı? Çıkarak bütün dengeleri bozar mı?
Bunun yanıtı yabancının hangi vadeyle geldiğiyle de ilgili. Emeklilik fonları ile bu süre uzamış durumda.
Ancak yabancıların
Türkiye'den çıkıp çıkmayacağına en iyi yanıtı bitişikteki tablo veriyor.
Türkiye'de devalüasyon yılları 1994 ve 2001 ile faizin aşırı düştüğü ve negatif olduğu 2000 yılında yabancılar zarar yazmış. Diğer yıllarda kazanmışlar. Yabancıların portföy yatırımı asıl iki kalemden oluşuyor. Biri devlet iç borçlanma senetleri, diğeri de hisse senetleri. Halen de 90 milyar doların üzerinde bir portföye sahipler.
-
2001 sonrası kârları arttı- Sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1989'dan beri geçen 20 yılda yabancılar bonodan yıllık ortalama yüzde 20 kazandı.
Üstelik bu kazanç Türkiye'nin makro risklerinin önemli ölçüde azaldığı 2001 sonrası yıllarda arttı. 2001 krizi öncesindeki 12 yılda ortalama yüzde 17.4 kazanırken, 2002'den bu yana ortalama yüzde 28 kazanç elde ediyor yabancılar. Bu yüksek kazançta da dolar kurunun düşmesinin ciddi bir payı bulunuyor. Yani kriz sonrası dalgalı kur ortamında yabancı portföy yatırımcısı sadece faizden değil, bir de dolar düşüşünden kâr etti ve çifte kazanç yazdı.
-
Borsada tersine gidiş- Aynı kazanç yüksekliği borsa için de söz konusu.
Borsada yabancılar 2001 krizi öncesinde yıllık ortalama yüzde 168, son 7 yılda ise yüzde 27 kâr sağladı. 20 yılın ortalaması da yüzde 62'yi buluyor. Ortalamanın yüksek olmasını özellikle 1990'lardaki yüksek kazançlar sağlıyor. Bonoda kriz sonrası daha yüksek kazanç elde edilmesi olayı hisse senedinde tersine çalışmış.
-
Yerliler kur güvencesi- Türkiye'de uzun süreli kalmayı göze aldıktan ve bu yüksek kazançları elde ettikten sonra, geriye gerçek bir kur riski kalır mı? Üstelik Merkez Bankası'nın döviz rezervleri yükselmiş,
yerlilerin döviz tevdiat hesapları 100 milyar doları geçmiş. Kur yükseldiği zaman yerli yatırımcılar hemen satışa geçiyorlar. Bu da
yabancılar için bir tür kur güvencesi sağlıyor. Yabancıya kur güvencesi bizzat yerliler tarafından veriliyor. Kazanç yüksek ama kur riski öyle göründüğü gibi yüksek değil. Böyle bir ülkeden de kolay kolay çıkılmaz.
- Sonuç- "Spekülasyon ticaretin romantik yanıdır!" Washington Irring
Yayın tarihi: 25 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/25//haber,587D73A0AD66479B9DFA1F6B640C3ED6.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.