"İlişkiler hakkında benim kadar kafa yoran, bu işin teorisiyle ilgilenen bir kişi daha yoktur," diyen İlhan Uçkan, kapısını çalan kadın ve erkeklerin yaşadıkları sorunların çok farklı olduğunu söylüyor. Ortak ihtiyaçları ise, şefkat ve hayatlarının onaylanması..
Erkekleri kullanma, kadınları kullanma, doğru erkeği bulma, aşk oyunları yapma, terk etme, aldatılan kadını kendine getirme konularında kitaplar yazmış, ilginç bir kişilik İlhan Uçkan. Gazete ve dergilerde köşeler yazıyor, televizyonda sık sık akıl fikir dağıtıyor. Bir anlamda 'bilirkişilik' yapıyor ilişkiler konusunda. Taktikleri çok enteresan! Mesela "Telefonu suratına kapat sevgilinin," diyor. "Kapat arasın! Kapat arasın! Ta ki sesini yumuşatana, karşınızdaki istediğiniz kıvama gelene kadar. 'Ya tekrar aramazsa' diye korkmayın. Mutlaka arar!" Şaka değil; bu tür oyunlar oynamayı şiddetle tavsiye ediyor. İlişkiyi 'son derece ciddiye alınması gereken bir oyun alanı' olarak görüyor çünkü! Tıpkı küresel ekonominin ya da uluslararası ilişkilerin dünyasında olduğu gibi, ilişkilerde de sürekli rekabet avantajı yaratan, bilgiye açık, zeki oyuncular olması gerektiğine inanıyor. "İlişki ancak böyle sıradanlıktan kurtulur," diyor. 'Ele verir talkını' durumu da yok üstelik; bütün o oyunları kendi evliliğinde de hayata geçiriyor. Anlattıklarını, taktiklerini saçma da bulan var, zekâdan yoksun da... O yüzden; felsefe,
ekonomi eğitimi almış, iş dünyasına danışmanlık yapan entelektüel bir adam olan Özgür Uçkan'ın onunla nasıl evlendiğine de inanamıyorlar! İlhan Uçkan sekizinci kitabını yazdı; adı
Kadın Tamir Servisi. Bu bahaneyle buluştuk ama kitaptan çok evliliğini, taktiklerini, eleştirilerini konuştuk eşiyle birlikte. Benim gördüğüm, Özgür Uçkan da halinden çok çok memnun. Hatta âşık. Merak edenlere duyurulur!
- Resim eğitimi almışsınız ama ilişkiler üzerine yazılar, kitaplar yazmaya başlamışsınız. Niye bu konuda ahkâm kesmek istediniz?
- Üniversitedeyken
Pişmiş Kelle mizah dergisine girmiştim, Engin Ergönültaş'la çalıştık. Benim 'zekâ babam dediğim bir insandı ve ilişkiler konusunda 'oyun'u bana anlatmaya başladı. O zamana kadar belki daha az farkındaydım. Beni hep rahatsız eden klişeler vardı aslında 'kadınlar şöyle olacak, erkekler böyle olacak' diye. Bunların hayatımızı ne kadar etkilediğini düşünüyordum. Orada yazdım önce; arkasından
Aktüel,
Ekspres, Kadınca, Esquire, Milliyet geldi. Hep böyle yazılar istediler benden, yazdım. Mesela beni feminist değilim diye atmaya kalkmışlardı
Kadınca'dan. Tuhaf bir şeydi çünkü Emma Goldman'ı bilmiyorlar ve feminist olduklarını söylüyorlar!
- Hülya Avşar'la da bir polemik yaşamıştınız; "Bir konuda yazı yazınca uzman mı olunuyor?" demişti size. Kendinizi uzman sayıyor musunuz ilişkiler konusunda sahiden?
- Orada yanlış bir mantık var. Bir konuda çok kitap yazmak uzman yapmaz; bir konuda uzmansan öyle kitaplar yazarsın! Ayrıca hayatımda asla herhangi bir konuda uzmanlaşmak, herhangi bir yere ait olmak ya da bir şey olmak gibi bir derdim olmadı hiç.
- Neye güvenerek yazıyorsunuz, akıllar veriyorsunuz söyler misiniz? İnsanlar niye size gelsinler?
- Şundan çok eminim ki, ilişkiler hakkında benim gibi kafa yoran, benim gibi teorisiyle ilgilenen, onu araştıran, sorgulayan bir kişi daha yoktur! Şunu fark ettiniz mi bilmiyorum; hiç kimse benim yazılarımı eleştirmedi bugüne kadar, sadece beni eleştirdiler.
- Yazılarınızı da eleştirdiler! 'Zekâ katsayısı düşük, saçma sapan yazılar, demode fikirler' diyenler çok!
- Telefon kapatma oyunu diye bir teorim var, onun için "Zekâ katsayısı düşük," diyorlar. "Telefonu sevgilinin yüzüne kapat arasın tekrar," diyorum. 10 dakikada etki tepki yapacağınız, manyak bir oyundur! 10 dakika sonra sana içindekileri boşaltmış, rahatlamış bir sevgilin olur. Bu mudur zekâ katsayısı düşük olmak?
- Ya aramazsa adam?
- Aramazsa zaten oyunun dışındadır! Ama orada bir tuzak var; biri yüzüne telefon kapattığında otomatik olarak sinirlenir ve ararsın; reflekstir bu. Bu tepki yönetimi aslında. Kaos yaratırsın ve onu yönetmeye başlarsın...
- Sorun şu ki, hepimiz ilişkilerin değiştiğinden, artık kimsenin karşısındakine değer vermediğinden, bir ilişki için yeterli çabayı sarf etmediğinden yakınıyoruz. Dolayısıyla telefonu kapattığında üçüncü kez arayacak bir adam var mı hâlâ?
- Doğru hareket ediyorsan var! Açtığında yaptığın şey çok önemli; açıp anında kapatman gerekiyor. İçinde kalacak, yutacak laflarını, boğazına takılacak. O sırada o; senin hakkında o kadar kötü şeyler düşünüyor, kafasında küfrediyor, aklına gelen her şeyi söylüyor ki... Sen aniden telefonu açıp "Aramız kötü olmasın diye kapatıyorum," dediğinde, birden rahatlıyor, modu değişiyor. O kadar refleks bir hareket ki o. Sen arayıp öyle dediğin zaman seni tekrar kazanmak için çaba gösteriyor.
- Siz yaptınız mı bu telefon kapatma oyununu?
- (Gülüyor) Yaptım.
- Yaptığınız şey özetle, bir tarafa taktik verip, diğerine kazık atmayı öğretmek mi?
- Tam tersi, 'Akıllı olan ilişkiyi düzeltir,' diyorum ben. Çok güzel bir ilişki yaşayabilir insan, bunu çok kolay kurabilirsin. İnsanlar bunu kurmaya korkuyor. 13 yıldır deli gibi âşık olduğum, bana âşık bir adamla beraberim, demek ki oluyor. Mesela bana gelen kadına, ilişkide asıl önemli olan şeyi fark ettirmeye çalışıyorum.
- Nedir o?
- Şefkate mi ihtiyacın var, o zaman sen ona öğret sana nasıl şefkat verebileceğini. Ya da şaşırt ki onu, o da seni şaşırtsın. Yani sürekli birine, ötekine öğreteceği şeyleri öğretiyorum. İki tarafın da eğlenceli bir ilişki yaşamasını sağlamaya çalışıyorum.
- Kendinizi modern Güzin Abla gibi hissediyor musunuz?
- Güzin Abla değil, belki günümüzün anneannesi gibi! Ama Güzin Abla aslında çözüm sunmayan biri. Ben taktik veriyorum, strateji kuruyorum onlara.
- Size ne denilmesini istiyorsunuz?
- İlişkiler hakkında çalışıyorum, danışmanlık yapıyorum. İlişkilerin bilirkişisi falan demeleri tuhaf geliyor bana. Beni bir kalıba sokmaya çalışmaları korkutuyor beni. İlhan Uçkan benim adım, başka bir şey değil.