Güneş ışığının henüz ağaçların boyuna erişmediği saatteyiz...
Apartmanın kapısının önünde bir grup ceketli adam çevreden gelip geçenleri gözetliyor.
"Bu işte bir tuhaflık var" diyerek koşar adım ODTÜ ormanına yürüyorum.
Döndüğümde kapının önündeki kişiler sakin, biraz da uykulu gözlerle aynı yerde duruyor.
Komşulardan birine
"Ne oluyor?" diyorum,
"Mustafa Balbay'ın evini 20 kadar polis bastı; arama yapıyorlar" yanıtını veriyor.
Aklıma ilk an Balbay'ın daha bir ayını bile doldurmamış oğlu
Deniz geliyor.
Bir de ana okulu yaşındaki
Yağmur ...
Apartmanın diafon sisteminden Balbay'ın dairesinin ziline basıyorum.
Eşi yanıt veriyor..
Kendimi tanıtıp ne olduğunu öğrenmek isterken geri plandan Balbay'ın sesi duyuluyor.
Ancak diafona yanıt veren eşi,
"O seni arayacak..." demekle yetiniyor.
Apartmanın önündeki manzara beni bir anda 30 yıl öncesine götürüyor...
Demek ki, bu kadar demokratikleşme, insan hakları adımlarına rağmen gözaltına almalar ve ev aramalarda eski zihniyet hakimiyetini sürdürüyor.
Oysa ki iki saat sonra aynı eve gidilse ne fark edecekti?
Balbay, 15 günlük Deniz ile küçük Yağmur'u bırakıp kaçacak mıydı?
Sanmıyorum; sadece spordan yeni döndüğü için terli bir Balbay ile karşılaşılacaktı; o kadar...
Peki dünkü gözaltılar noktasına neden dün gelindi? Bunu anlamak için de Meclis'te iktidar ve muhalefet kulislerinde, partilerin etkin isimleri tarafından dile getirilenleri sıralamakta yarar var.
1.5 milyon adet doküman AK Parti'den başlarsak:
- Ergenekon'u soruşturan savcı iddianamesini 2025 gün kadar önce tamamlayıp İstanbul Başsavcısı'na verdi.
- Savcı toplam 1.5 milyon adet belgeyi tasnif edip sıraladı.
- Bunun için Ankara'dan Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde görevli, istihbarat ve belge tarama konusunda uzman 30 kişilik bir tasnif ekibi de İstanbul'a gidip savcıya yardımcı oldu.
- Bu gözaltılar işin artık son noktaya geldiğinin göstergesi. Belki bir iki kişi daha gözaltına alınabilir. Bunlardan biri eski bir kuvvet komutanı olabilir.
- Her şey bitmiş değil. Savcının iddianamesi ortaya çıktığında herkes nelerin olup bittiğinin, kimin hangi işlerin gerisinde nelerle uğraştığının farkına varacak. Kimse kimseye kefil olmaya kalkmasın.
- Daha önce gözaltına alınıp bırakılanlarla ilgili her şey bitmiş değil. Yarın onlar da tutuklanıp cezaevine yollanırsa kimse şaşmasın.
- İddianamenin bir an önce ortaya çıkması lazım. Yoksa bu hükümeti de sıkıntıya sokar. Eğer savcının gözaltına aldığı isimlerin etkinliği kadar, iddianamesindeki deliller de güçlü değilse sıkıntının dozu artar.
Görülüyor ki AK Parti içinde savcının iddianamesi hakkında bilgi sahibi olanlar da var.
Bilinçli tercih Gelelim MHP'deki yorumlara:
- Savcının Ankara başta olmak üzere bazı illerde 24 kişi hakkında iki gün önce verdiği gözaltı emrinin yerine getirilmesi tarihi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'nde AK Parti kapatma davasındaki sözlü açıklamasının çakışması bilinçli tercihtir.
- Amaç bir yerlere mesaj vermektir.
Ana muhalefet partisindeki değerlendirme ise tek cümleyle özetlenebilir:
"Bu, Atatürk ve cumhuriyet değerlerine inananlara yapılmış darbedir..." Meclis'te her partinin kendine göre bir yorumu vardı.
Ancak ortak beklenti aynıydı; Ergenekon iddianamesi bir an önce tamamlanıp dava süreci başlamalı.
Yayın tarihi: 2 Temmuz 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/02//haber,C5EE4C2D3B8845489FFF283D53FC1415.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.