Kaçan fırsat

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti hakkında kapatma davasını açar açmaz, "sine-i millete dönünüz" tavsiyesinde bulunmuştum. Milletvekillerinde rahatsızlık yaratmayacak bir şekilde, 22 Temmuz listeleriyle, hemen erken seçime gidilmeliydi. Bu, Türkiye'de bir "ilk" olacaktı; vatandaş da kendisine söz hakkı veren hükumetine ve iktidar partisine mutlaka sahip çıkacaktı.
Bu tezimize mukabil, seçimlerin yeni yapıldığı, bunun AK Parti aleyhine dava açılmasını önleyemediği, dolayısıyla erken seçimin işe yaramayacağı ileri sürüldü. Oysa, siyasal alan daraltılmaya çalışıldıkça, derhal erken seçime gitmeyi, yani anında millet iradesine başvurmayı bir yöntem gibi benimserseniz, örülen duvarları aşmak kolaylaşır. Üstelik, duvarın ardında bir sürü sürpriz komplo hazırlanmakta, cadı kazanı kaynatılmaktadır. Yeter ki milletin desteği devam ediyor olsun. Abdullah Gül, Çankaya'ya, 22 Temmuz'un gücüyle çıkmadı mı?

Tayyip Erdoğan'ın böyle bir dava açılabileceğini zerre kadar düşünmediğini biliyoruz. Başsavcı'nın uyarılarını ve dosyada delil biriktirmesini, rutin bir işlem zannediyormuş. Gene de, tedbirli davranmalı, Prof. Burhan Kuzu'nun hazırladığı parti kapatmayı da güçleştirecek mini anayasa paketini, daha 2003'te, süratle Meclis'ten geçirmeliydi. O paket, eski Başkan Mustafa Bumin'in de önerdiği şekilde, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını ve üyelerinin seçim şeklini değiştiriyor, partiler kapatılsa dahi kişilere siyasi yasak konulmamasını öngörüyordu. Pekalâ, Venedik kriterleri çerçevesinde böyle bir değişiklik, AB uyum paketleri içinde yer alabilirdi; o fırsat kaçtı... Erken seçim fırsatı da kaçtı... Bugün erken seçime gidilse bile, artık beklenen sonuç elde edilemez.