Başörtüsünü serbest bırakmaya yönelik anayasa düzenlemesi ile
"muhtıracı güçler" bir fırsat yakaladı. Anayasa toptan değişince, yüksek yargı mensupları, rektörler ve dekanlar
"kalelerini" muhafaza edemeyeceklerini biliyordu. O
"kaleler" bir anda
"sırça köşke" dönüşecekti. Harekete geçtiler. Beklediğimiz şekilde,
"kaleler" direniyor. Yargıtay, ardından Danıştay'ın açıklamaları bunu gösteriyor.
"Y-muhtıra" verilmesini gerektiren bir sebeb var mıydı? Aksine, AK Parti, ılımlı bir tutumla, ek süre talep etmeden savunmasını vermişti. Kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliği ve referandumdan vazgeçmişti. Köşe yazarlarının ve yabancıların, Yargıtay Başsavcısı'nı eleştiren ağır yazıları ve demeçleri olmuştu ama, bu gelişmeleri doğrudan AK Parti ile irtibatlandırmak mümkün değildi.
Bu yüzden Y-muhtıranın gerekçesini anlamak için Ergenekon dosyasının telefon kayıtlarına bakmak lâzım. Doç. Dr. Ümit Sayın (İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi), telefon kayıtlarına göre, Orhan Tunç isimli şahıstan
"iyi haberi" alıyor:
"TSK artık muhtıra vermeden darbe yapacak. Danıştay, Sayıştay, Yargıtay aracılığıyla mesaj verecekler. Demokrasiyi yıkmak üzere, demokrasinin yöntemlerini kullanan herkes yok edilecek. Bu demokrasinin gereği." (18 Ocak 2008)
Y-muhtıra, ardından D-muhtıra...
Yahu bu ne biçim iş?
Anlaşıldığına göre,
"demokrasinin gereği (!) yapılıyor."
Yayın tarihi: 24 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/24//haber,DCA9BAD07C7F4D2A9EEF20B39F3B60EB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.