Yüksek yargıdan gelen muhtıra niteliğindeki bildirilerde ana tema
"Yargının Bağımsızlığı" ilkesinin vurgulanması olmakta.
Ancak bu bildirilerin içeriğindeki CHP-ulusalcı esinti ve TBMM çoğunluğunun hedef alınması sonunda,
"Yargının Tarafsızlığı" konusu da şiddetle tartışılıyor. Tarafsızlıklarına güvendiğimiz isimler de bu bildirilerle yargının taraflı olduğunun kanıtlandığını yazıp, söylemekteler.
Bütün bu durumlar sonsuza kadar tartışılacaktır.
Bu bizim yaşam biçimimizdir.
Menderes'i, Zorlu'yu ve Polatkan'ı idam eden Yassıada Adalet Divanı ne kadar bağımsız ve ne kadar tarafsızdı ki?
Hüseyin Cahit Yalçın'a
"Bu mahkemede savcı olacağıma sanık olmayı tercih ederim" dedirten İstiklal Mahkemeleri mi bağımsız ve tarafsızdılar?
12 Eylül askeri müdahalesinde Anayasa lağvedilir, TBMM ve siyasi partiler kapatılırken, sadece Anayasa Mahkemesi'nin açık kalması mı, bağımsızlığın ve tarafsızlığın kurumsallaşmasını sağladı?
Şimdi bütün bu yaşananlar, muhtıra-bildiriler dolayısıyla yeniden hatırlanmak durumunda. Ancak bu muhtırabildiri alaşımı metinler dolayısıyla gündeme gelen ve yargı mensuplarının değerlendirmesi gereken bir başka sorun daha var.
Mizah konusu "Bağımsızlık" ve
"Tarafsızlık" yanında şimdi
"Ciddiyet" de tartışma zeminine taşınmıştır.
Mesela
"Genç Siviller" Yargıtay'ın Ymuhtırasını irdeledikten sonra, bu metni hazırlayanların
"Siyasete giriş dersi" almasını önermişler. Ve bu arada yargıçlara
"Nasıl muhtıra yazılır" içerikli tavsiyelerde bulunmuşlar.
İşte Genç Siviller'in (gencsiviller.net) Yargıtay Başkanlar Kurulu'na e-muhtıra yazma teknikleri konulu tavsiyeleri:
"-Etkili bir muhtıra 5 sayfa olmamalıdır. Çok acemice bir iş olmuştur.
- İyi bir muhtıra için beyaz bir sayfa alınır, 3 eşit paragrafa bölünür.
- Birinci paragrafta ülkemizin içinden geçtiği
'elim' durum kısaca özetlenir. Kardeşin kardeşi kırdığından bahsedilir.
- İkinci paragraf mesnetsiz saldırılar için kullanılır. Olmamış şeyler olmuş gibi gösterilir.
- Üçüncü paragrafta kısaca muhatabınız tehdit edilir.
- Her bölümde Atatürk'ten vurucu bir özdeyiş bulunur.
- Muhtıralar
'Yüce Türk Milleti' diye başlar, dilbilgisi kuralları önemsenmez.
- Muhtıralar asla çarşamba günü verilmez, cuma günü borsa kapandıktan sonra yayımlanır.
- Diyelim ki kimse sizin muhtıranızı takmadı. Böyle durumda düş kırıklığına gerek yoktur;
'Önümüzdeki muhtıralara bakıyoruz' denir."
Yassıada daveti Evet... Görüldüğü gibi kurumlar konumlarını ve ağırlıklarını yanlış biçimde değerlendirdiği zaman, ciddiyetleri de sarsılabiliyor.
Onların hazırladığı hukuk metinleri ve içtihatlar üzerindeki teknik ve bilimsel tartışmalar yerine
"Nasıl muhtıra yazılır" içerikli mizah metinleri gündeme geliyor.
Kamu belleğinde
"Bunlar Adnan Menderes'e ne yaptılarsa, aynını tekrarlıyorlar" benzeri çağrışımlar canlanıyor.
Neyse... Genç Siviller'in bir etkinliğini duyurarak yazıyı noktalayalım:
"Genç Siviller, 27 Mayıs'ın 48. yıldönümünde Yassıada'ya demokrasi çıkarması yapıyor. Dönemin tanıkları, demokrasiyle birlikte en yakınları yargılananlar ile demokrasiye vurulmuş ilk darbeyi konuşacağımız ve
'Yassıada Demokrasi Adası Olsun!' kampanyasını başlatacağımız bu tarihi buluşmaya hiçbir favori darbesi olmayan herkes davetlidir.
Tekne hareket saatleri: Kabataş: 11.00 / Kadıköy Balon: 11.30 / Dönüş: 15.30
Dönüş yolunda canlı konser: Dönemin şarkıları / Limonata Sandviç ikramı
Etkinlik ücretsizdir."
Yayın tarihi: 24 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/24//barlas.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.