kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Mayıs 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

'Bağımsız Merkez Bankası' çıpasından da olmayalım

Merkez Bankası enflasyon tahminlerinde şok sayılabilecek düzeltmeler yaptı. Yüzde 5.5 olarak beklediği 2008 sonu tüketici enflasyonunu yüzde 9.3'e yükseltti. Bunun ana gerekçesini de enerji ve gıda fiyatları ile döviz kurunun yüzde 15 artışına bağladı. Yüzde 4'lük enflasyon hedefine de ölçülü bir faiz artırımı ile 2011 yılı içinde varılacak. Yani en az üç yıllık gecikme ve faiz artışı ile hedef yakalanmış olacak.
Buna karşılık piyasa tahminleri daha düşük düzeydeydi. Merkez Bankası'nın ayda iki kez yaptığı son Beklenti Anketi'ne göre yıl sonu için tahmin edilen enflasyon yüzde 7.5 idi. Merkez Bankası bunun yaklaşık iki puan üstüne çıktı. Dolayısıyla piyasanın enflasyonist beklentilerini de yukarı çekti. Bir yerde beklentileri bozmuş oldu. Hazine faizleri de yüzde 19'u aşarak son bir yılın en yükseğine çıktı.

- Faiz baskısı- Merkez Bankası gerçekçi sayılacak bu tahminlerinden dolayı eleştiri de aldı. Hatta yüksek faiz nedeniyle devamlı Merkez Bankası yönetimini baskı altına almaya çalışan bazı gazetelerde aynı eğilimler yine ortaya çıktı. Bundan önceki başkana da aynı yönde baskı vardı, şimdikine de. Zaten mevcut başkanın, yardımcısını atamada hükümetle sorun yaşandığını biliyoruz. Faizin indirilmesi yönünde iş dünyası ile birlikte gelen baskıları da. Merkez Bankası'nın 2003 yılında, 2006'nın ikinci yarısında faizleri daha hızlı düşürmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Hatta 22 Temmuz seçimi sonrasında hemen indirime gidebilirdi. Ancak küresel dalgalanma başladıktan sonra bunu yapamazdı.

- Şok etkisi olur- Buna karşılık Merkez Bankası Başkanı'nı ayrılmaya, istifa edip gitmeye ve değiştirmeye yönelik çabaların piyasalara ve ekonomiye önemli bir tahribat yapacağı bilinmeli. Çünkü 2001 sonrasında yapılan en kritik reformlardan birisi Merkez Bankası'nın bağımsızlığa kavuşturulmasıdır. Enflasyonun düşürülmesinde, ekonomiye güven sağlanmasında, finansal piyasalara istikrar kazandırılmasında ve yabancı sermayeyi çekmede bağımsızlık faktörü önemli rol oynadı.
Bu kurumun bağımsızlığında da başkanın durumu belirleyicidir. Her ne gerekçeyle olursa olsun başkanın görev süresi bitmedenki, atanalı iki yıl olmuş, daha üç yılı var, istifaya veya ayrılmaya zorlanması piyasalar için şok etkisi yaratır.

- Piyasa davranışı- Zaten siyasi istikrar önemli bir yara almış, belirsizlik sürüyor. AB çıpası zayıflamış. 10 Mayıs'ta bitecek IMF programının yerine yenisi konulmuyor. Küresel likidite bolluğu ve risk alma iştahı da çok önemli ölçüde zayıfladı. Bir yerde ekonomi ve piyasalar artık çıpasız ve rüzgarlara karşı savunmasız kalmışken, Merkez Bankası yönetimi ile oynamak deprem etkisi yaratır. Böyle davranmakla piyasalar ve ekonomi isabetli davranmış olur mu?
Olur. Çünkü bu hareket bağımsızlığa darbe olarak algılanır ve öyle bir sonuç yaratır.

- Faize mali disiplin ayarı- Bağımsız Merkez Bankası'nın başkanı olarak Durmuş Yılmaz son basın toplantısında ne dedi?:
"Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikası gereklidir fakat tek başına yeterli değildir. Uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform süreci de en az para politikası kadar önem taşımaktadır. Maliye politikaları tarafından ne kadar destek verilirse, faiz politikası o şekilde yönetilecek ve yönlendirilecek."

- Bağımsızlığın önemi- Yani karşılıksız harcamaları hükümet artırdığı oranda faizler ekstra biçimde yükseltilecek. Piyasaların güveni de tam bu noktada. Hükümet gevşerse Merkez Bankası sıkar ve bu gevşemenin tahribatını önler. Bağımsızlığı yok edilen bir adım atıldığında bu güven de kaybolur. Ortada bir program yokken ve üstelik faiz dışı fazlayı gevşetme yönünde atılan bir adım da varken böyle bir şeye kalkışmanın bedeli ağır olur.

- Sonuç- "Çatabilirsen önce fikirlerine çat, sonra bana." Montaigne