Dünyada önce mısır, sonra buğdayla gündeme gelen gıda sorunu pirinç fiyatlarının hızlı artışla sürüyor. Sırada belki et veya bir başka gıda maddesi var. Bu sorun Türkiye'yi de yakından etkiliyor. Çünkü tarımda kendi kendine yeterli olmaktan çıktık. 2007'de net 1 milyar dolarlık gıda ithalatı yaptık. Buğdayın da ithal edilmesi ekmekle karnını doyuran bir ülke olarak son derece kritik.
Sorunun küresel olması, fiyat yükselişleri veya ürün yokluğu durumunda
"ithal etme" seçeneğini ortadan kaldırıyor. İthalatla fiyat artışlarını terbiye edemiyorsunuz. Çünkü fiyat dışarıda da yüksek, ya da ithal edilecek mal yok.
-
Çin ve Hindistan faktörü- Gıda fiyatlarının dünyada sorun haline gelmesini,
spekülatif ve gerçek olmak üzere iki ana nedene bağlamak mümkün. Spekülasyon da gerçek nedenlere dayandırıldığı için önce buradan başlayalım.
En hızlı büyüyen ekonomiler nüfus yönünden de en kalabalık ülkeler olan Çin ve Hindistan. Buradaki gelir artışları sonucu tüketim alışkanlıkları da değişiyor, gıda tüketimi artıyor. Hatta Çin'in bazı bölgelerinde iki öğün yeme alışkanlığının üçe çıktığı söyleniyor. Yani talep artışı var. Tıpkı bu ülkelerin zenginleşme ile altın fiyatları arasında ilişki kurulmasında olduğu gibi.
-
Küresel ısınma- İkincisi, küresel ısınma ve kuraklık tarihsel olarak doruk noktasında ve tarım üretimini olumsuz etkiliyor. En çok etkilenen kıtalardan biri de Avusturalya. Bu da buğday ve et üretimini azaltıyor. Üretim kaybına yol açan ikinci kalıcı neden de,
petrol fiyatlarındaki artıştan dolayı bazı tarım ürünlerinin akaryakıt üretiminde kullanılması. Üretim kaybının olması tahılda stokların kullanılmasını gündeme getiriyor.
Stokların da yıldan yıla azalmaya başlaması, fiyatları yukarı yönde tetikliyor. Yani spekülasyon yapmak isteyenlere en iyi malzemeyi veriyor.
-
Likidite verilmesinin etkisi- Finansal piyasa aktörlerinin veya oyuncularının internet balonundan sonra emlak balonunu şişirdikleri, bunun da patlamasıyla gidecek yeni bir alan olarak emtia piyasasını buldukları gözleniyor.
Özellikle ABD'de krizi yavaşlatmaya ve kontrol altına almaya yönelik olarak piyasalara verilen likidite ve düşürülen faiz oranları, emtia ve gıda balonunun şişirilmesine uygun bir ortam oluşturuyor. Avrupa Merkez Bankası'nın bu haftadan itibaren enflasyona yeniden vurgu yapmaya başlaması, ABD'de de faiz indirim beklentisinin azalması, böyle bir
yan etkinin ortaya çıkmış olmasına bağlanabilir. Yani
merkez bankalarının finansal krizi önlemek için verdikleri likidite dünyaya gıda ve emtia şoku olarak dönüyor. Herhalde buna da bir çözüm bulacaklardır.
-
Türkiye'nin ihmali- Ancak yaşanan gelişmeler kalkınma amacıyla küresel sermaye peşinde koşarken Türkiye'nin hayati önemdeki bir sektörünü nasıl ihmal ettiğini net biçimde gözler önüne seriyor.
"Yaşam boşluk kaldırmaz" derler. Bu doğruysa,
"Boşluk oluştuğunda yaşam da yok olacak" demektir.
- Sonuç- "Yeryüzü, herkesin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Fakat herkesin oburluğunu wkarşılamaya değil." Mahatma Gandi
Yayın tarihi: 23 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/23//haber,59AD421CE6C04AE09388A3C644D01B7A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.