PARİS'İN geniş ve dümdüz caddeleri, 1848'de cumhurbaşkanı seçilen ve 1852'de darbe yapıp kendisini imparator ilân eden 3. Napolyon döneminden kalmıştır; imparator ile onun Seine yönetimine atadığı Eugene Haussman'ın eseridir. Bu ikili, yaygın kamulaştırmalarla Paris'i inşa ederken, sadece estetik değil, güvenlik kaygısıyla da hareket etmişti. Belki, 1789 ihtilâlinden itibaren, sokak eylemleri peş peşe iktidarları devirmemiş olsaydı, Paris bugünkü güzelliğine kavuşmayacaktı. Eylemciler, dar geçitlere barikat kurarak, kurtarılmış alanlar oluşturuyor ve yönetim, sokağa yenik düşüyordu. Paris, geniş bulvarlarını, her fırsatta eylem yapan, kazan kaldıran devrimden devrime koşan insanlara borçlu diyebiliriz.
İstanbul'da, polisin, su sıkarak, gazlı bomba atarak 1 Mayıs'ta işçilere geçit vermediğini görünce, Paris örneği aklıma geldi.
Hiçbir iktidar, sokağa teslim olmak istemez. Sokağa teslim olmama çabası, 3. Napolyon gibi, otoriter bir rejim peşinden koşulduğunu da göstermez.
Yayın tarihi: 2 Mayıs 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/02//haber,B1FA1C455BD142838FEE4A45C1EBD8A4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.