Adam eğer adam olmaz ise; olayı kavramaz, telkin ve tavsiyelere uymazsa; hatta lig bitimine 3 hafta kala bu çok hayati derbinin önemini algılayamayarak
'Fenerbahçe gibi' oynamazsa, suçu şunda bunda aramanın manası yok.
Evet GalatasarayFenerbahçe derbisinin ardından yapılan konuşma ve yorumlara, yazılan yazılara istinaden yazıyorum.
Çok değerli yorumcu arkadaşlarıma saygım sonsuz... Elbette onların futbol konusundaki üstün teknik bilgilerine de sözüm yok!
Ama taze yenilginin ardından bütün suçun A'dan Z'ye teknik direktör Zico'ya yıkılmasına itirazım var.
AVUKATI DEĞİLİM AMA... Neden? Zico'nun savunma avukatı olduğumdan değil elbette...
Bir bütünün içinde sonucu etkileyecek büyük parçayı ya da dilimi bırakıp, tabaktaki kırıntı ile uğraştıkları için, benzetmeye mi takıldınız? Evet ama maalesef bu konu böyle.
Şimdi siz
Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayan, yarı finalin kapısından dönen takımın hocası Zico'yu göklere çıkaracaksınız; umumi istek ve arzu ile 2-1 biten Chelsea maçı sonrası kendisini alkışlarla onore edeceksiniz...
Sonra kamuoyunca sonuna yüzde 51 sans verilen Galatasaray'ın saha ve seyirci avantajı ile 1-0 kazandığı maçın tüm kusurunu Brezilyalı teknik adama yıkacaksınız. BÜTÜN TAKIM SORUMLU Peki sebep ne?
Kezman'la başladı, Maldonado'yla başladı diye! İşte bu yanlış bir teşhistir ve tamamen teferruattır.
'Asıl suçlu' aranıyorsa bu
'Fenerbahçe Futbol Takımı'dır. Neden?
-
Fenerbahçe, Galatasaray önünde, Fenerbahçe gibi oynamamıştır. - Futbolcuların maçı kazanma adına
bir istek ve gayretine şahit olunamamıştır. - 90 dakika boyunca maçın
'kafalarda kazanılması' ile ilgili hiçbir işaret görülememiştir.
CARLOS YETİŞTİRİLEMEDİ - 32. haftada puan durumundaki hassasiyete rağmen takımın teminatı Roberto Carlos bu maça kadar hazır edilememiştir.
Bunlar madalyonun bir yüzü... Gelelim diğer tarafına...
Ali Sami Yen Stadı'nda kendisine ayrılan komik yeri dahi tıklım tıklım doldurmayan
Fenerbahçe seyircisini gören 'yetkili/görevli' herkesi vicdan ve izana davet ediyorum. O neden?
1970'li yıllarda yıllarda
yarı yarıya paylaştığımız stat ve seyirci kapasitesini, ilerleyen zaman ve modern çağa rağmen
yüzde 5'lere düşürdükleri için... Derbi mücadelesinde komik görüntüye neden oldukları için... Açıkçası bunun adına
'ileriye değil geriye gitmek' denir.
GEÇMİŞE BİR BAKIN! Neye rağmen? Sözde modernleşmeye rağmen... Özgürlüklerin geliştiği iddialarına rağmen... Sizce bir yerlerde bir çelişki yok mu?
Niçin? Rakip seyirciyi stat kapasitesinin yüzde 5'i kadar kabul ettiğimiz için. Bunun gerekçesi ne?
"Kavga dövüş olur" diye mi?
"Bin 500 kişinin can güvenliğini sağlarız, ama 12 bin 500 kişi gelirse kefil olamayız; asayişini sağlayamayız" demek mi istiyorsunuz?
Ama ben biliyorum ki, bu il spor güvenlik kurulu toplantılarında alınan karardır.
"Kulüp başkanları da böyle istiyor" diyeceksiniz. Deseniz de yanlış buluyorum. Sizi maziye davet ediyorum. Statlardaki eskiyeni iki görüntüyü canlandırıp,
"Statlar mı değişti, bizler mi yaşlandık" diye soruyorum.
Yayın tarihi: 30 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/30//bayram.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.