Diplomatik kulisleri bir süredir dalgalandıran gelişmeyi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad dün resmen doğruladı: "Türkiye Başbakanı Erdoğan bana İsrail'in kalıcı barış karşılığında Golan Tepeleri'nden çekilmeye hazır olduğunu bildirdi." Esad, Türkiye'nin 2007 Nisan'ından bu yana Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yaptığını belirtti ama süreç çok daha eskiye gidiyor. "57 yıl aradan sonra Türkiye'yi ziyaret eden ilk Suriye Devlet Başkanı" sıfatıyla 6 Ocak 2004 tarihinde Ankara'ya gelen Esad, Başbakan Erdoğan'la görüşmesi sırasında "İsrail'le barış yapmaya hazır olduğunu" fısıldadı ve ekledi:
"Bunun için Türkiye'nin arabulucu olabileceğine inanıyorum." Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun da yönlendirmesiyle Türkiye'nin uzun bir dönem sırt çevirdiği Ortadoğu'ya dönme politikaları geliştiren hükümet, Esad'ın önerisini bir fırsat olarak gördü.
O yıl sonunda (22 Aralık 2004) Şam'ı ziyaret eden Erdoğan dönüşte "Suriye ile İsrail masaya oturmaya niyetlenirlerse Türkiye arabulucu olabilir" dedi. Açıklamanın zamanlaması önemliydi; birkaç gün sonra, 4 Ocak 2005'te Dışişleri Bakanı Gül, İsrail'e gidecekti.
İlk gizli görüşmeler Ama aslında Erdoğan'ın o açıklaması İsrail'in "Gizli diplomasi", Suriye'nin ise "Açık diplomasi" taleplerini karşılamaya yönelik bir çıkıştı. Çünkü iki ülke arasında görüşmeler 2004 sonbaharında Ankara'da başlamıştı; Erdoğan "Ortada henüz bir şey yok" anlamına gelen bu demeciyle "Karartma" yapmayı amaçlıyordu. Bir yandan da Şam'a "İşte uluslararası kamuoyunu alıştırmaya çalışıyoruz" mesajı gönderiyordu.
Davudoğlu'nun mekik diplomasisiyle 2005 Temmuz'unda taraflar olası barış anlaşmasının anahatlarını belirlediler. Ne var ki, birkaç ay sonra Başbakan Ariel Şaron'un beyin kanaması geçirerek komaya girmesi, ardından da İsrail-Hizbullah savaşının patlak vermesi bütün hesapları altüst etti.
Süreç ancak 2007 Nisan'ında İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in Türkiye aracılığıyla Esad'a gönderdiği "Sizinle barış masasına oturmak istiyorum. Barışın bedelini biliyorum; Golan Tepeleri'ni geri vermemiz gerekecek. İsrail bu bedeli ödemeye hazır!" mesajıyla yeniden başlayabildi.
Esad dün "Türkiye 2007 Nisan'ından bu yana Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yapıyor" derken bu ikinci süreci kastetti. Ya pamuk ipliği koparsa? Erdoğan yarın Şam'a hiç kuşkusuz bir "Misyon"u başarıyla yerine getirmenin keyfiyle gidecek.
Beşşar Esad ise babası Hafız Esad'ın 6 Gün Savaşları'nda (1967 Haziran) yitirdiği Golan Tepeleri'ni 40 yıl sonra geri alma umuduyla Erdoğan'ı karşılayacak. Çünkü,
Suriye için Golan Tepeleri'ni geri almak, "Ulusal gururu ve onuru kurtarmak" anlamına geliyor. Bununla birlikte tarafların bugünden yarına masaya oturmalarını beklemek doğru değil. Çünkü
Esad, Suriye ile İsrail arasındaki doğrudan görüşmelerin ABD'nin himayesinde yapılmasını istiyor. Bu, Suriye'yi "Şer güçleri" arasında sayan Bush yönetimiyle mümkün değil. O nedenle ABD'de Kasım'daki başkanlık seçimleri ve ardından yeni yönetimin oluşması beklenecek.
Önemli bir nokta: Suriye-İsrail gizli uzlaşması her şeye rağmen pamuk ipliğine bağlı. O ipliği korumak veya koparmak da ABD'nin elinde. Biz bu satırları yazarken CIA yetkilileri Kongre'de geçen 6 Eylül'de İsrail savaş uçaklarının Suriye'de nükleer olduğu iddia edilen bir tesise saldırısıyla ilgili bilgi vermeye hazırlanıyorlardı.
Gizli birleşimdeki açıklamalar medyaya sızdırılırsa ve İsrail'i zora sokacak, Suriye'yi ise küçük düşürecek sırlar ortaya dökülürse, patlak verecek kriz iki ülke arasında yeniden savaş rüzgarları esmesine kadar varabilir.
Yayın tarihi: 25 Nisan 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/25//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.