Şener vak'ası

Başbakan eski Yardımcısı ve Sivas eski Milletvekili Abdüllatif Şener eski arkadaşlarının (AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyeliğinin devam etmesine bakmayın; o kuruldakilerin pek çoğuyla artık selamısabahı yok; Fas kökenli Fransız yazar Tahar Ben Jelloun'un dediği gibi, "Siyaset dostlukları önce yozlaştırıyor, sonra mahvediyor") sistemli biçimde sinirlerini bozmaya devam ediyor.
Belki de gençliğinde yaşadıklarını şimdi eski arkadaşlarına çektirmeye uğraşıyor. (2007 Mayıs'ında SABAH'ta yayınlanan Balçiçek Pamir'le röportajında "Teorik arayışlarımdan ötürü beş kez mide kanaması geçirdim" demişti!)
Kimilerine göre, o intikam peşinde. (Gerçekten öyleyse, başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Zira "İntikam soğuk yenen bir yemektir" denir.)
Kimilerine göre, siyasi hesap peşinde, yani fırsatçılık yapıyor.
Kimilerine göre ise, AK Parti sonrası dönemde açılacak yolun taşlarını döşüyor.

Duadan yeni arayışa
Bu tahminlerin ya da iddiaların hangisinin daha gerçekçi olduğunu kestirmek için Şener'in son çıkışlarından birkaçını alt alta sıralamakla yarar görüyoruz. Buyurun:
- "Hayatımın önemli bir kısmını AK Parti'ye harcadım. Orada işlerin iyi olmasını isterim. Görevdeki arkadaşların işlerini iyi yapmalarını isterim. Başarılı olmalarını isterim. Onların başarısından dolayı bu ülkenin iyi olmasını arzu ederim. Gece gündüz de onun için dua ederim." (Referans, Nuray Başaran, 26 Şubat)
- "Benim siyasete girmem bazı siyasi gelişmelere bağlı değildir. Bağımsız olarak kendi konumuma, ülkenin talebine bakarak hareket edeceğim. 'Herkes sizi istiyor, sizi bekliyor' falan diyorlar. Ben espri niteliğinde insanlar iyiyi takdir ederler ama bir bakıyorsunuz kötünün peşinden gidiyorlar' diyorum." (Akdeniz Üniversitesi, 21 Mart)
- "Ben siyasette kendime sınır çizmedim. Siyaset yapmayacağım demedim. Önümüzdeki süreçte daha yoğun siyasi ortama girebilirim. Benim açımdan süreç yeterince olgunlaşırsa, siyasette varım." (CNN Türk, Cüneyt Özdemir, 2 Nisan)
- Ve nihayet, uzun (265 gün) aradan sonra önceki gün gittiği memleketi Sivas'ta yaptığı açıklama: " Halkın frekanslarından benim ölçtüğüm şu: Vatandaşta siyasetle ilgili yeni beklentiler var. Siyaset tarzıyla, siyaset biçimiyle ilgili, siyasetin yapısıyla ilgili yeni beklentiler ve talepler var. Bu yeni beklenti ve talepler, benim ismimle birlikte de yaygınlık kazanıyor. Yani halkta var olan bu yeni arayışta kitlelerin en fazla telaffuz ettiği, andığı isim, kimlik olarak ön plana çıktığımı düşünüyorum. Ancak bu gelişmeler, şu anda Türkiye genelindeki dalganın düzeyi benim beklememi gerektiriyor. Bunun daha olgunlaşması, bu talebin daha güçlenmesi gerekir. Ben bunu izliyorum. Bir yeni siyaset anlayışına zemin verecek, onu güçlü kılacak bir beklenti halkta meydana gelirse, o beklentiyi cevaplandırırım."

Yüzde 45 değişti mi?
Yine onun ifadesiyle, "Bu malzemeden yemek olur mu?" Sivas konuşmasının başına yakın tarihteki bir başka demecinden "Kapatma davası bir partinin kapatılması davasından öte gözüküyor" cümlesini eklerseniz, evet.
Şener geçen yıl siyasete ara verdiğinde "AK Parti'den neden ayrılmıyorsunuz" sorusuna, "Partiyi birlikte kurduğum insanları rahatsız etmemek için" yanıtını vermişti.
Seçimlerden sonra aynı soruyu "Türkiye'nin yüzde 45'ini niye üzeyim ki" diye yanıtlamıştı.
Demek Şener partiyi birlikte kurduğu insanları rahatsız etmemekten artık vazgeçmiş. Onların başarısı için gecegündüz dua etmeyi bırakmış.
Demek Şener son seçimde AK Parti'ye oy veren yüzde 45'in 9 ay sonra artık "Yeni beklentiler" içine girdiği, "Yeni siyasi oluşumlar" aradığı sonucuna varmış.
Açıkçası Şener, AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili hükmü vermiş bile.
Büyük mü konuşuyor, büyük mü oynuyor; yakında görürüz.
"Şener vak'ası" bize Fransız gazeteci, yazar ve politikacı Françoise Giroud'un bir sözünü hatırlatıyor: "Her siyasi liderde, katil içgüdüsü gizlidir."
Ama unutmasın; "İntikam soğuk yenen yemektir" diyenler bir ekleme yaparlar: "İntikam bazen de zehirli bir yemektir!"