CHP Kurultayı'na doğru-2.
Bugünkü CHP'nin sıkıntısı Deniz Baykal'ın 1993-1997'den beri dikkatle sürdürdüğü iki politikadan kaynaklanıyor.
Birincisi, CHP'nin sosyal demokrat çizgide bir politik yenilenmeye gidemeyeceğini gördü. Uğur Mumcu'nun 1993'te öldürülmesinden sonra Türkiye'de laikKemalist duyarlılık yükselmeye başlamıştı. Siyasal İslam'ın iktidara gelmesi bu süreci kamçılıyordu. Baykal, bunu göz önüne alarak ve 1997'de 28 Şubat sonrasında CHP'yi klasik tabanına ve politikasına oturttu.
Yani CHP'yi Kemalistlaikçi çizgide asker-sivil ittifakına dayanan tarihsel olarak da Merkez diye nitelendirilen yörüngede tarif etmeye başladı .
Bu, sosyal demokrat anlayıştan kopuş, ulusalcı anlayışa geçişin başlangıcıydı. Buradan hareketle daha spekülatif bir şeyi de öne süreyim: Türkiye'de bugün yaşanan sağmuhafazakar siyasetin yükselmesindeki ana etken CHP'nin tutumudur.
İkincisi,
2002 seçimlerinde 2001 krizine referanslı bir politika izledi ve o krizi yönetmiş isimleri yanına aldı . O krizi halk çıkarmamıştı.
Kriz sırasında Baykal hükümete yüklenmek ve krizin geniş halk kitleleri üstünde yarattığı tahribatın hesabını sormak yerine 'sorumlu politika yapacağız' diyerek krizi akladı. Böylece krizden dolayı mağdur olmuş kitlelere sırtını döndü. Krizi meydana getiren ekonomik yapıyı sosyal demokrat bir politikayla aşmayı önermedi. Bu, sosyal demokrasinin ikinci ve büyük yenilgisiydi. Nitekim 2002 seçimleri krizde mağdur olmuş kitlelerin AKP'ye yönelmesiyle sonuçlandı.
Yenilenmenin koşulları Bu iki olguya bakarak bugün CHP yenilenmesinin ne olduğunu hemen söylemek mümkün. CHP'nin yenilenmesi şu iki noktada özetlenebilir.
1.Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik yapının cazibesine ve rengine aldanmaksızın yanlış olduğunu, bunun kitleleri tatmin etmekten uzak bulunduğunu, dünyada bu uygulamaların sonuna geldiğini vurgulamaktır. Bu, sınıfsal bir sosyal demokrat politikayı üretmektir.2.Sosyal demokrasi evrensel bir politikadır. Elbette yerel bir renk taşıyabilir. Fakat evrenselliği dar anlamda laikçilikle veya Kemalizmle sınırlandırılamaz. O bakımdan CHP yenileşmesi demek bu dar anlayışın dışına çıkan bir evrensel sol politikayı bütün öncülleriyle birlikte kabul etmektir. Bu, siyasal bir sosyal demokrat politikayı üretmek demektir. Kime dayanmalı?.. Bu iki noktayı belirttikten sonra şunu da ekleyeyim:
CHP, yukarıda belirttiğim anlayışa dayalı bir politikayı sürdürerek Türkiye'de orta sınıfların ve üst orta sınıfların partisi haline geldi. Buna mukabil dar gelirli kesimler sağ-muhafazakar partilerin tabanına sıkıştı. Türkiye'deki büyük siyasal terslik buradadır. CHP'nin yapması gereken o kesimleri oradan koparıp kendi gövdesine katmasıdır. Ne CHP ne Türkiye fark ediyor ama unutmayalım ki, bugün Türkiye'de türban dediğimiz hadise bile son tahlilde sınıfsaldır.
Dolayısıyla bir sosyal demokrat parti olarak CHP'ye düşen öncelikli görev somut bir sosyoekonomik sol politika ortaya koyarak sağmuhafazakar tabanlara sığınmış ve sıkışmış olan kitlelere asıl tercihlerinin orası olmadığını anlatmaktır. Bu yeni bir bilinç ve yaklaşım anlamına gelir.
'Ne yapmalı?' "Bu nasıl olacak" sorusunu da üç maddede özetleyeyim.
1. Her şeyden önce AKP gibi muhafazakarsağ partilerin 1950 sonrasında sürdürdüğü
popülist dağıtımcı politikalara karşı reel sol bir ekonomik modeli yerleştirerek. Bu olmaksızın hiçbir şeyin gerçekleşmesine olanak yoktur. 2. Bu model gene sağmuhafazakar politikaların sürdürdüğü ve Türkiye'de kırsal alanın baştan beri ana tutkusu olan
modernleşmeyle yeni bir anlayış etrafında bütünleşmelidir.
3. Bugün sosyal demokrasi liberal demokrasinin tıkandığı yerden ötesini görmeye çalışan bir süreçtir. Katılım, paylaşım, örgütlenme ancak bu anlayış çerçevesinde somutlaştırılabilir. Bu da sosyal demokrasinin 'demokratik' ayağını meydana getirecektir.
Yol ve yöntem budur; CHP'nin ve CHP'li 'adayların' yapmadığı da budur. Ama ben cumaya devam edeceğim.
Yayın tarihi: 23 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/23//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.