Geçtiğimiz hafta sonu Almanya Kupası finalinde ligde lider durumda bulunan Bayern Münih, 13. sıradaki Borussia Dortmund'u uzatmada 2-1 mağlup ederek şampiyon oldu.
Ligin bitimine daha beş hafta kalmasına ve Avrupa Futbol Şampiyonası nedeniyle Bundesliga'yı erken bitirmesi gereken federasyon,
Mayıs ayının ilk hafta içine fikstürü kaydırarak finalin olduğu hafta sonu ligde maç oynatmadı.Bunun sonucunda Berlin Olimpiyat Stadı'ndaki finali tam 74 bin 244 kişi izledi. İspanya Kupası'nda bu sezon ligde küme düşme tehlikesini ciddi ciddi yaşayan Valencia'nın Getafe'yi 3-1 mağlup ettiği final karşılaşmasında da tribünler tıklım tıklım doluydu.
İngiltere'de Premier Ligi takımı Portsmouth, Federasyon Kupası finalinde bir alt ligden Cardiff ile karşı karşıya gelecek. O karşılaşmada da seyirciler stadı tamamen dolduracak. Ya bizde?
Fortis Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Gençlerbirliği, yaklaşık 4.5 milyon nüfuslu başkent Ankara'da Galatasaray'ı 1-0 yenerken tribünlerde sadece 2 bin 500 kişi vardı. Türkiye Futbol Federasyonu Kayserispor-Gençlerbirliği arasındaki final için İzmir Atatürk Stadı'nı belirlemişti. Süper Lig'de takımı bulunmayan ve büyük bir organizasyona hasret olan seyircilerin bu karşılaşmaya ilgi göstereceği düşünülüyordu.
Ama iki takım da tribünlerin dolmayacağını düşünerek bu kararın değiştirilmesini istedi. Federasyon finalin Bursa'ya alınmasına karar verdi. Bursa'da bu maça ilgi olacak mı? Kesinlikle olmayacak. Bir ülkenin lig şampiyonluğundan sonraki en önemli futbol organizasyonu olan kupa finalinde Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor'dan birisi olmadığı için bu karşılaşmaya ilgi göstermeyeceğiz.
Futbol izleyicisi olmayı toplum olarak bir türlü başaramadık. Kulüp taraftarlığına körü körüne bağlı, sadece belli renklerin hayatımızda yer aldığı bir futbol dünyasına sahibiz. Başka bir takımı seyretmeyi, sahada oynananın bir oyun olduğunun eğlencesine kendimizi kaptırmayı hep bir lüks olarak gördük.
Bu sezon Kayserispor ve Sivasspor futbol dünyasına büyük renk getirdi. Karşılığını alabildiler mi? Hayır. İstanbul'da yüzlerce hatta binlerce Sivas derneği var. Bir tanesi gidip de, kulübe
"Size nasıl yardımcı olabiliriz? Şehrin adının duyulmasında önemli rol oynadınız. Dört büyükler dışında bir Anadolu kulübünün de şampiyonluğa oynayabileceğini gösterdiniz. Omuz omuza verip size destek olmalıyız" dedi mi? Kupada finale çıkan, ligde özellikle evinde bütün takımlara kök söktüren Kayserispor'un, Kayseri Atatürk Stadı'ndaki çoğu maçında sahadaki futbollarından çok boş tribünler gözümüze takıldı.
KİMSE ŞİKAYET ETMESİN Ya Gençlerbirliği? Başkent Ankara'da Gençlerbirliği ve Ankaragücü'nü yıllardır kent halkı benimsemedi.
Bir de Gençlerbirliği OFTAŞ ve Ankaraspor da Süper Lig'e yükselince zaten az olan taraftar iyice koptu gitti. Ankara seyircisi bu 4 takımın hiçbirini kendisine ait hissetmedi. Ondan sonra da, "Yönetim istifa. Böyle transfer olur mu? Bu takımın hali nedir" gibi soruları Anadolu kulüplerine sorma hakkımızın olduğunu düşünmüyorum. Taraftara yaptığımız bu sitemin ardından yönetimlerin bu konudaki sorumluluklarına da bakalım.
KULÜPLER OKULLARA GİTMELİ Statlarına bakmayan ve oturduğu yerde oturan kulüplerin de bu duruma gelinmesinde elbette suçu büyük. Geçtiğimiz günlerde bir Kayserispor taraftarının önerisini internet sitelerinde okudum.
Her hafta bir yöneticinin ve futbolcunun okullara gitmesini, takım hakkında öğrencilere bilgi verilmesini, kulübün genç nüfus arasında sevdirilmesini öneriyordu. Ayrıca her okula 50-100 bilet bırakılmasını ve okul müdürlüğünün başarılı öğrencilere ödül olarak bu biletlerin verilmesini tavsiye ediyordu. Bana göre de bir Anadolu kulübünün kesinlikle izlemesi gereken bir yöntem bu.
İkincisi stattaki seyirci profilinin değiştirilmesi. İnsanların hafta sonu ailesiyle maça gitmesini sağlamak amacıyla tribünlerin maç izlemek hariç herşey için gidenlerden ayıklaması ve bu konuda hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerekiyor.
Yöneticilerin özellikle sırf kendileri için bağırsın diye beslediği bu futbol düşmanı yaratıkların statlardan bir an önce gönderilmesi şart. Üçüncüsü stat projelerinde insanların eğlenebileceği bir kompleksin de yer alması. Düzgün bir restoran, ilgi çekecek bir alışveriş merkezi, statlara gitmeyi daha cezbedici hale getirebilir.
Bunlar gerçekleşmez, sadece toplanmak için toplantılar yapan Kulüpler Birliği, "Biz bu ülkede futbolun marka değerini nasıl arttırırız?" diye düşünmezse kupa finaline çıkan iki kulüp de daha yıllar boyunca tribünlerini dolduramaz. Dört büyükler dışındaki kulüpler, gelirlerini artıramazsa rekabet edemez. Rekabetin olmadığı ligde büyük takımlar kendisini geliştiremeyip geri gider. Avrupa Kupaları'nda da başarılar belli bir noktada kalır. O zaman biz de kendi içimizde kısır kulüp seyircisi olarak kalıp başka ülkelerdeki tribünler için, "Adamlar nasıl da doldurmuş stadı" lafını yıllarca kullanmaya devam ederiz.
Yayın tarihi: 23 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/23//ozturk.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.