kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Açlık, asimetrik tehdit ve demokrasi

Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 24 Nisan'da yapılacak olağan toplantısının gündeminde "Tarım ve beslenmedeki sıkıntılar" maddesi de yeralacak.
Yani birçok ülkede patlak veren ve daha da yayılmasından korkulan açlık isyanlarındaki olası gelişmeler değerlendirilecek.
Yani başta buğday, pirinç olmak üzere temel besin maddelerinin fiyatlarındaki olağanüstü artıştan kaynaklanan sosyal, ekonomik ve siyasal sorunların Türkiye'de de hissedilmeye başlayan etkileri masaya yatırılacak.
MGK'nın BM'nin ifadesiyle "Dünyanın 21'inci yüzyılda karşılaştığı en büyük tehdit" olan "Beslenme" sorununu önemsemesi hiç de sürpriz değil. Hatta bu konu bir süre sonra "Asimetrik tehdit" olarak "Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi"ne girerse şaşırmayacağız.
Çünkü MGK Genel Sekreterliği "Asimetrik tehdit"i şöyle tanımlıyor: "Yarattığı ani ve hazırlıksız durum nedeniyle, ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik sistemlerinde istikrarsızlıklara neden olan tehdit algılaması."

Ucu açık bir tehdit
B irdenbire ortaya çıkan ve dünyayı hazırlıksız yakalayan beslenme krizinden daha ciddi bir "Asimetrik tehdit" olabilir mi? "Ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik sistemleri için" insanlardan daha tehlikeli bir "İstikrarsızlık nedeni" gösterilebilir mi?
İstikrarsızlık; kargaşa demek, demokratik rejimlerin temellerine dinamit konulması demek, isyan demek. Ötesi var. Onu da IMF Başkanı Dominique StraussKahn bakın dün nasıl anlattı: "Beslenme krizi hükümetleri yıkabilir. Demokrasileri tehdit edebilir. Dahası demokrasi sorgulanmaya başladığında savaş tehlikesi de vardır."
Dünyada pirinç fiyatlarını belirleyen Bangkok Borsası'nda dün pirincin tonu 1000 dolara dayandı. Bu, bir kilo pirincin 1 dolar olması demek. Gezegenimizde 1.2 milyar kişi günde 1 dolar gelirle yaşıyor. Bu da 1.2 milyar kişinin günde sadece bir öğün pirinçle karnını doyurması anlamına geliyor. Gezegenimizde ayrıca 3 milyar kişi de günde 2 dolarla yaşıyor. Pirincin kilosunun 1 dolara çıkması, onlar için de karınlarını doyurabilmek, daha gerçekçi ifadeyle açlıklarını bastırabilmek için tüm gelirlerini pirince harcamaları sonucunu doğuruyor.
O da şimdilik. Zira BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre besin maddeleri fiyatları hep yüksek kalacak. Hep daha yükseğe çıkacak. Anlamı: Bir süre sonra (biriki yıl) günde 1 ve 2 dolarla yaşamlarını sürdürmek zorunda olanlar, tek öğün pirinci bile bulamayabilecekler.

Kentlerdeki yoksul orduları
Yeni yeni farkedilmeye başlanan bir faktör daha var: Şimdiye kadar analizler hep toplumların en zayıf halkalarının, yani günde 12 dolarla geçinenlerin kırsal kesimde yaşayanlar olduğu varsayımına dayandırılıyordu. Oysa BM'nin "Beşeri Sorunlar Koordinasyon Bürosu" bir bilgi notunda " Dağıtılacak besin maddesinin azaldığı bir dönemde açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan yeni nüfus kesimlerinin ortaya çıkması "ndan söz ediliyor. Bu yeni zayıf halkalar, kentlerdeki yoksullar. BM'nin hesabıyla, buğday veya pirinç fiyatlarındaki her yüzde 1'lik artışın 16 milyon kişiyi daha aralarına kattığı kentli yoksullar. Yine BM'nin notuna göre, bu "Gelişme" ilk Pakistan'da farkedildi: Bu ülkede 56 milyon kentlinin üçte birinden fazlasının (19 milyon kişi), belgedeki ifadeyle "Beslenme güvensizliği ortamında" hayatta kalmaya çalıştıkları belirtildi. Açarsak, kentlerdeki açlar ordusunun varlığından söz ediliyor.
Bu koşullarda demokrasiye yeni dönmüş olan Pakistan'da rejimi ayakta tutmak kolay mı?
Pakistan bir yana, açlık isyanların patlak verdiği ve vermek üzere olduğu Bengaldeş'ten, Mısır'a, Senegal'den Haiti'ye kadar 37 ülkede düzeni korumak mümkün mü?
Onları da bir yana bıraktık; Asya'nın, Afrika'nın açlarından milyonlarcası, yüz milyonlarcası zengin Batı'ya akın ederse, bu demokratik ülkeler, anlatmaya sözcüklerin yetmeyeceği insanlık tarihinin en korkunç göç dalgasını demokratik önlemlerle ve yöntemlerle nasıl durdurabilecekler?
Bu göç yollarının en önemlilerinden birinin Türkiye'den geçtiğini de unutmayın.
Bu konuya ısarla devam edeceğiz. Çünkü insanlığı çok kötü günler bekliyor!