Türkiye'de bazı güçlerin siyaseti dizayn etme arzusu hiç bitmiyor. Bugünlerde AK Parti üzerine yoğunlaşan siyaset dizayncılarının B planında da muhalefet var.
Dikkat ettiyseniz sık sık
"Türkiye'nin bir muhalefet sorunu" yaşadığından söz ediliyor.
Doğrusu bu tespit yanlış da sayılmaz.
AK Parti gibi güçlü bir iktidar karşısında güçlü bir muhalefet olsaydı gizli darbe hazırlıkları, kurumların açık müdahalesi demokratikleşmede bir hayli yol almış bir Türkiye'de bu kadar rahat olmaz, hatta taraftar bulmazdı.
Güçsüz muhalefet sorununun çözüm adresi de yine iktidar oldu. Yani
"siyaset dizayncılar" muhalefeti güçlendirmek için AK Parti'yi hedef seçti.
Aslında AK Parti üzerinde yoğunlaşan dizayn çalışmalarının ilk adımı seçim öncesi atıldı. Şimdi uygulamaya geçiliyor.
Ama bu kez 28 Şubat'ta olduğu gibi iktidar partisini kapatmak hedeflenmiyor. Asıl hedef Başbakan
Tayyip Erdoğan'ı siyaset dışı bırakmak.
Diğer siyaset yasaklıları ise sadece bu oyunun figüranları olacak...
Peki, neden kapatılmak istenmiyor?
Çok basit, "her kapatılan parti daha güçlü dönüyor" korkusu var... Bu korku nedeniyle içi karışmış ve bazı parçaların koptuğu
"yaralı" bir AK Parti hesapları yapılıyor. Ve bu AK Parti'yi içeriden birinin yönetmesi isteniyor.
Bu da adı sık geçen
Adbüllatif Şener,
Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi isimler değil, hatta
Ali Babacan bile değil.
Muhafazakâr kesimin daha kabul edebileceği, mevcut ekiple siyasi yol arkadaşlığından şüphe edilmeyen, yüzü batıya dönük ve devletle özel ilişkisi olan bir isim.
Daha doğrusu bir
"abi" formülünden söz ediliyor. Ve İstanbul adres gösteriliyor.
Şimdi gelelim muhalefet cephesine...
Merkez sağ bitti, sol çıkmazda Doğrusu muhalefet cephesi çoktan beri yaralı... Güçlü bir muhalefet oluşturma çabaları geçen yıldan bu yana sürüyor.
22 Temmuz seçimleri de bu durumu değiştirmedi. Tam aksine daha da vahim bir hale getirdi.
Merkez sağ neredeyse bitti. Merkez sol ise zar zor ayakta duruyor.
İşte bu nedenle muhalefeti dizayn etme çabaları birkaç koldan sürüyor.
İlk sırada CHP var.
Bunun için de kurultay bekleniyor ama durum umut verici değil.
Siyaset çevrelerinde CHP'de bir değişim beklenmiyor. Çünkü CHP için "kendine sosyal demokrat diyen, statükodan yana ağırlığını koyan, yasaklara tutunan" bir parti tanımı yapılıyor.
Bunun da bu kurultayla aşılamayacağı ön görülüyor.
Gelelim merkez sağa...
Merkez sağda iki minik parti, bir de
Mesut Yılmaz var.
Yılmaz ve çevresinde yer alan merkez solculardan bir çıkış beklentisi var ama hareket yok.
Bu arayışları yakından izleyen bir siyasetçi şöyle değerlendiriyor:
"Tıpkı 2001'de İsmail Cem'in kurduğu YTP gibi birçok proje var ama oy verecek halk yok. Halkın oyunun içine çekilmediği hiçbir hareketin tutması mümkün değil..."
Bu durumda muhalefet yaratmak için bile geriye bir tek AK Parti kalıyor.
Bu noktada da üç görüş çarpışıyor.
Birincisi,
Erdoğan'a bağlı fire vermeden bu süreci yürütecek bir AK Parti .
İkincisi,
yukarıda da dile getirdiğimiz gibi "yaralı" bir AK Parti. Üçüncü ise
AK Parti içinden güçlü bir parça kopartmak ...
Hangisinin galip geleceğini AK Parti ve Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın bundan sonraki tavrı belirleyecek.
Bir siyasetçi olası senaryoları şöyle özetliyor:
"AK Parti'den güçlü bir parça kopartılmadığı sürece yeni bir muhalefet yaratmak çok zor. Abdüllatif Şener veya bir başkası bu parçayı koparmayı garantiledilerse düğmeye basarlar, aksi halde işleri zor. Ama ben bir parça kopartılacağına ihtimal vermiyorum. Ne kadar isim toplarlarsa toplasınlar, kapatma davası sürdüğü sürece halkın teveccühü olmaz... "
Yayın tarihi: 19 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/19//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.