Andıçların sonu gelmiyor. Andıççılar sürekli üretim halinde. Haftanın şarkısı gibi, haftanın, ayın, üç ayın listelerini yapıyorlar.
Liste başları ise garanti değil.
Bazen muhafazakar bir şirket başa geçiyor, bazen laik ama tutucu bir başyazar.
Kimse kendini andıçlanamazlar listesinde göremiyor çünkü herkes andıçlanmaya müsait.
Andıç listesine girmemenin tek garantisi var, 1940'ların Türkiye'sini hayal etmek, öyle düşünmek ve öyle yaşamak.
Bütün geçmişi, malvarlığı, dostları, keyifleri bu ülkede olan işadamı da, AK Parti'ye karşı yargı darbesini destekleyen başyazar da kendini andıçlanmış bulabiliyor.Neden? Çünkü hâlâ oturmuş bir hukuk sistemimiz, kendini devletten bile bağımsız gören bir yargı kurumumuz yok. Ekonomi, demokrasi, genç kuşakların geleceği vs. yargı için çok önemli değil, onlar kendilerini Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir bölümü gibi, rejimin bekçisi görüyor.
Aslında iyi işleyen bir demokraside, rejimin en büyük güvencesi bağımsız yargıdır.
İçtihatları ile bir hukuk geleneği oluşturmuş bir yargı sistemidir.
Oysa bizim ülkemizde birbiriyle çelişen onlarca karar bulabilirsiniz.
O nedenle bir kısım devlet memuru kendilerinde insanları sınıflandırma, ayrı kategorilere koyma yetkisini görebiliyor.
Yaptıkları suç olsa bile bir şey yapılamayabiliyor.
Çünkü bu ülkede Cumhurbaşkanı'na bile dokunulabiliyor ama bürokrasinin önemli bir bölümüne yargı bile dokunamıyor. Deve kuşu gibi bir sistemimiz var, kimi "deve" kimi ise "kuş" diyor.
Ama sistemin adını doğru koymak, insanların belirli bürokratlar tarafından sınıflandırılıp etiketlenmesine karşı koymak zamanı geldi de, geçiyor.
Herkesin hukuk önünde eşit olduğu, yargının tam bağımsızlığının sağlandığı bir düzen hepimizin en büyük güvencesi olacaktır. Bunun için mücadele etmek hukukun üstünlüğüne inanan herkesin üzerine düşen en büyük görev
Yayın tarihi: 10 Nisan 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/10//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.