Kapatma davasıyla birlikte bazı medya gruplarında çarşaflı, başörtülü kadın fotoğraflı haberlerin sayısında ciddi bir artış oldu.
Bu topyekûn bir mücadele.
28 Şubat döneminde olduğu gibi, yüksek yargıya brifingler yok ama o brifingleri almış olanlar televizyon ekranlarında baş köşelerde. Ortaya koydukları kriterler aynen uygulanıyor.
Bir yandan hukuki yorumla kapatma davası kamuoyu gözünde haklı duruma getirilmeye çalışılıyor, bir yandan da
"irtica kapıda" havası yayılmaya çalışılıyor.
Bunları doğal karşılamasak da anlıyoruz.
Çünkü burada büyük bir sınıf savaşı var.
Kendini kaybedenler cephesinde görenler, ellerindeki tüm gücü devreye sokuyorlar. Ancak, hukuku bu kadar işin içine sokmak ne kadar doğru bilemiyorum.
Çünkü Anayasa Mahkemesi'ni anayasa koyucu haline getiriyorlar, tıpkı 367 kararında olduğu gibi.
Cumhurbaşkanı seçiminde 367 şartı kararını da bu mahkeme verdi, bırakın anayasayı gerekçesinde bile tam tersinin yazıyor olmasına rağmen, cumhurbaşkanını sanık sandalyesine oturtma kararını da.
Adalet duygusunun zedelendiği izlenimi verilmesi toplumsal barış açısından çok yanlış. Aynı madde
Demirel,
Sezer için ayrı
Abdullah Gül için ayrı, bir başka kural
Evren için ayrı, Gül için ayrı yorumlanır ve uygulanırsa, devamlılık ve hakkaniyet algısında ciddi sorunlar doğar.
Bu da, toplumsal barışı sıkıntıya sokabilir.
Davanın içeriği, siyasallığı tartışılacaktır ama hukuku tartışmaya sokmamak gerekir.
Çünkü hukuk herkese lazım.
Bugünkü Tüm Yazıları
Hukuku tartışılır hale getirmek
Yayın tarihi: 2 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/02//haber,18F3A559608C4B43AB2CE25C80E0C45A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.