Arızalı demokrasi faturası!

Türkiye'nin bir numaralı sorunu 'iş ve aş.' Türkiye'nin iş ve aş yaratması için her yıl yüzde 6 büyümesi şart! Türkiye, 2007'de yüzde 7 büyüyecekti. Olmadı, yüzde 4.5 büyüdü!
İşin özü, Türkiye büyümedi, küçüldü. Çünkü bu ekonomik büyüme Türkiye'ye dar gelir. Sıkıntı yaratır.
Diyeceksiniz ki; "Her şey yolunda giderken Türkiye'ye bir anda ne oldu?"
Kısır siyasi tartışmalar ve siyaset ülkenin gündemine oturdu. Ortam gerildi. Siyasetçi gündemi belirledi. Görünen köy kılavuz istemez. Ekonomide 2006 kasım ayından bu yana işler iyi gitmiyor.
Üstelik geçen ağustos ayında küresel kriz çoktan alarm verdi. Kimse bu alarma takılmadı! Cahil cesareti işte, bildiğimiz yolda yürüdük.
Hep birlikte ülkeyi gerdik...
Türk demokrasisi doğru(!) sınav veremediği için hepimiz limon gibi sıkıldık.
Kabul edelim.
Arızalı demokrasi ülke ekonomisini küçültüyor! Eğer akıllı politikalar üretemezsek 2008 kayıp bir yıl olacak!
Çünkü artık gündemde AK Parti'nin kapatılması davası var. 1980 sonrası siyasetimize daha çok damga vuran parti kapatmalar artık son bulmalı.
Ülkeye yazık oluyor!
Dün Anayasa Mahkemesi kararı geldi, piyasa boşa düştü, bekleme sürecine girdi. Çok kâr eden ve tetikte olan yabancı yatırımcı iyice gerildi. Peki, sıkıntıyı nasıl aşacağız?
Çok net.
Çoğunluk ile çoğulculuk farkını kavradığımızda sıkıntı biter. Niye mi? Örnek verelim. 1999'da Yargıtay Başkanı olan Sami Selçuk, "Çoğulculuk, batı politikasının keşfinin öncüsü olarak demokrasinin ön koşuludur," demiş.
Katılmamak mümkün mü?
Hatırlatalım. Selçuk böyle dediğinde ortada AK Parti filan yoktu! Demek ki, demokrasilerde parmak hesabını bırakacağız. Çoksesliliğe bakacağız.
Kıssadan hisse...