Susurluk mahkumiyeti veren bir hakim, şimdi Ergenekon sanığı
Alemdaroğlu'nun avukatı olmuş.
Savunma hakkının kutsallığı açısından belki de hukuk dersi bu.
Sorun bu değil.
Asıl sorun, isim vermeyeceğim ama, on küsur yıl önce
"Susurluk aydınlansın" hatta
"Küçük hesap versin" diye (bizim gibi) yazmış, (belki bizden çok) ses vermiş bazı gazeteci,
"düşünür" ve
"fikir adamları"nın şimdi Ergenekon meselesindeki tam ters tavrı.
İktidar miktidar bir yana, mesele
"her zaman karanlıkların aydınlanması, faili meçhul kalmaması, çetelerin dağıtılması, hiçbir suçlunun korunmaması" mıdır, yoksa bazen öyle bazen böyle, madem öyle geç şöyle midir?
İktidara muhalif olunca, ille
"karanlık işbirlikçisi"ne (hatta maalesef bazen mensubuna) dönüşmek şart mı?
Tabii, bu sorunun bir de ters istikametlisi var:
Karanlık odaklara karşı olunca ille de
"iktidar işbirlikçisi" (hatta maalesef bazen ulak, bazen uşak) olmak şart mı?
Şart değil! O sizin hüsnü yamukluğunuz.
Yayın tarihi: 27 Mart 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/27//haber,BDB21C4DCC6745899AB81CE9F82A73E3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.