Bir arkadaşım gitti, Galatasaray başkanlığından.. Bir başka arkadaşım geldi..
Özhan Canaydın'la dostluğumuz çeyrek asırı aşar.. Göreceli olarak ölçülü, mesafeli gibiydik, ama yakındık. Kapım açıktı. Çat kapı gelir, mutfağa girer, kendi içkisini alır koyar, oturur, öylesi.. Ama her şeyiyle bir Sultani Beyefendisi olduğunu belli ederdi.
Adnan'la dostluğumuz daha sonra başladı, ama çok daha yakın olduk.. Hani enseye tokat derler öylesi.. Benim Erkekçe'yi yönettiğim, yani ayda bir dergi çıkardığım için her gün Florya'ya gidebildiğim günlerde içtiğimiz ayrı gitmezdi. İkimiz de halk çocukları olduğumuzdan, mesafemiz de yoktu. Geceleri buluşur gezer, Galatasaray gezilerinde programları ortak yapardık. Sonra ben günlük gazete işine girince, o Galatasaray'ı bırakıp, çok zorlaşan işlerinin içine boğazına kadar batınca, eskisi gibi buluşamaz olduk, ama dostluğumuz bütün sıcaklığıyla sürdü. Hâlâ da sürüyor..
Özhan'ın gidişine, kendisi ve ailesi adına çok sevindim. Sevgili Dostum çok zorlu bir sağlık döneminden geçiyor. Bu dönemde her türlü stresten uzak yaşaması gerek. Vaktini ailesiyle, keyfince geçirecek konumu da var. Bu yeni yaşam tarzı ömrünü uzatacak, mutluluğunu arttıracaktır.
Güle güle Sevgili Dostum.. Özhan giderken, gerisinde batmaya bir adımı kalmış bir Galatasaray bıraktı. Kulübün gelmiş geçmiş en başarısız başkanı olarak, el attığı her şeyi çürüttü.. Bugün nasıl ödeneceğini kimsenin bilmediği çok büyük borçlarla idari yapı felaket.. Sportif alanlardaki çöküntü zaten gözle görünüyor.
Yeni başkan Adnan Polat resmen bir enkaz devralıyor.. Peki Adnan, Galatasaray'ı kurtarabilir mi?.
Geçen yıl bu soruya hiç düşünmeden "Evet" derdim..
Bugün çok acımasızım.
"Kulübü Adnan'dan kim kurtaracak?.."
Bir yılda böylesi değişen ne?..
Adnan'ın kendisi..
Kulübe başkan olabilmek uğruna, Dr. Faustluğa soyundu, ruhunu şeytana sattı. Adnan olmaktan çıktı, Özhan'ın kuklası olmayı kabullendi. Ödün üstüne ödün verdi. Ödünle başarı olmaz. Ödün vermeye başladın mı arkası gelmez. Özet..
Kulübü batma noktasına getiren feci yönetim, bu defa aslı değil, suretiyle aynen devam ediyor.
Özhan'ın bıraktığı Galatasaray'ın iki şeye ihtiyacı vardı..
Kenetlenmeye ve paraya..
Adnan kenetlenmeyi şiddetle istiyordu, biliyorum.. Ama Özhan istemiyordu.
Adnan Öztürk'ü veto etti. Öztürk, paralı ve iddialı geliyordu. Dış dünya ile fevkalade ilişkileri vardı. Mesafe de almıştı. Galatasaray'a çok büyük katkılar yapabilirdi. Ama Özhan, kendisinden desteğini çektiği için kızdığı "İnan Kıraç'ın adamıdır" diye Öztürk'ü istemedi.. Öztürk'ün talebi İkinci Başkanlık için Adnan "Özhan ağbiye söz verdim. Mehmet Helvacı olacak" deyince ipler koptu.
Tanıdığım en yürekten Galatasaraylılardan, yıllardan beri bir şeyler yapmak için çırpınan
Taner Aşkın da, Özhan'a şiddetli muhalefeti yüzünden veto edildi. Kenetlenmeyi sağlayacak uzlaşmayı başaramayan Adnan, acil sıcak para ihtiyacını karşılayacak adamlar aramaya başladı ve
Abdürrahim Albayrak'a teklif götürdü. "Öl" deseler ölecek kadar Galatasaraylı ve dünyanın en cömert adamı Albayrak tüm varlığıyla kulübün emrine girmeye hazırdı. Anlaşma yapıldı, ama zamanında Fatih Terim'i bile sindiremeyen Özhan ve arkasındaki liseciler için Albayrak Galatasaray yönetimine yakışmayan bir kıro, magandaydı. Aristokrat kulübe Adnan bile yakışmazken, bir de Albayrak çok olacaktı. Veto edildi. Adnan ona da boyun eğdi..
Özhan ne derse, ne isterse "Peki" dedi. Karşılığında da başkan seçildi.. Şimdi bu gölge, bu kukla Adnan'ın, çok ama çok güçlü bir yönetim, kenetlenmiş bir camia ile ancak kurtulabilecek Galatasaray gemisini sakin limanlara çekmesi mümkün mü?.
Sanmıyorum.
Galatasaray sonun başlangıcındadır.
İnşallah yanılırım. Yanılırsam da çok mutlu olurum.
Hem Galatasaray, hem de sevgili arkadaşım Adnan Polat adına..
Bugünkü Tüm Yazıları
Güle güle Özhan.. Hoş gelmedin Adnan!..
Yayın tarihi: 27 Mart 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/27//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.