kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Canın çekerse oportünizm... Bu mevsim, en iyi mevsim!

Rüzgâra göre, yağmura, güneşe göre, duruma göre...
Başta hukuk...
Sonra guguk...
Cumhuriyetten demokrasiye, adaletten ihanete kadar her şeyi her gün yeniden... sonra yine yeniden eğip bükebilir ve çok ilkeliymiş gibi göğsünüzü gerebilirsiniz.
Oysa, malumunuz,, oportünistsiniz!
Kim demiş, hukuk "bağımsız, tarafsız, ideolojisiz, objektif, hesapsız" dır diye.
Hukuk sadece kanun değil; tezdir, antitezdir, sentezdir, yorumdur, değerlendirmedir. İnsan tarafından insan için veya insana karşıdır.
Teraziden ibaret değildir; teraziyi tutan elin dahli de dahildir.
O yüzden; Aklınızda şüphe, dilinizde eleştiri, elinizde her daim "evet" ile "hayır" lar bulunmalı.
Şöyle diyelim:
Hukukun, kanunun, kanun adamının (kendi arka düşüncesi de dahil) arkasına sığınan her türlü baskı, sindirme, darbe, ezme, yıldırma, gözdağı hesabına hayır.
83 yaşında, alacakaranlıkta, az sonra darbeye kalkacakmış gibi derdest edilen İlhan Selçuk' a yapılıyorsa da hayır, daha genç yaşında, hazırladığı dergiler yüzünden mahkemeden mahkemeye sürüklenen Alper Görmüş' e vuruyorsa da hayır.
İkisi arasındaki "darbe" farkını asla unutmadan...
"Darbeci niyetler" i teşhir eden dergiye baskına, her şeyine el konmasına da hayır; "darbeci niyetler" i var gerekçesiyle bir başka derginin tarumarına da hayır.
"Darbeci derin devlet kalıntısı, uzantısı, heveslisi" ne de hayır; "derin devlet tasfiyesi vesilesiyle devlette derinleşen" e de hayır.
Ama, bir ötekine "hayır" diyemeden, demokrat, cumhuriyetçi olduğunu, hukuka inandığını söyleyen kocaman cemaatlerimiz var.
O yüzden, "bir hayır, bir evet oportünizmi" nden ancak "ucube sistem" çıkabiliyor.
İki "hayır" ın esasta harbiden demokrasi, hakiki cumhuriyet, gerçekten hukuk ile adalete "evet" demek olduğunu, onlara yegane kapı olduğunu idrak zor.
Aslında güçlülerin de, güçlülere kayıtsız şartsız yapışan güçsüzlerin de, her ahval ve şeraitte, kimi korursa korusun, kimi tasfiye ederse etsin, her zaman "harbiden demokrasi, hakiki cumhuriyet, gerçekten hukuk ile adalet" istediği yok.
Bakın;
1. Şemdinli'de bir savcı... Müstakbel Genelkurmay Başkanı'nı da andığı mütalaa ile asker kişilere dava açtığında, CHP, rektörler, yüksek yargı, Genelkurmay, ulusalcılar, milliyetçiler, birçok gazeteci "hukuk insanı"na feveran etmişti. Sonunda hükümet de aynı safa geldi, Savcı ile Emniyet İstihbarat Başkanı kazındı.
2. İstanbul'da bir savcı... Andıç ve darbe günlüğü belgeleri yayınlayan Nokta dergisini bastırttığında, CHP, rektörler, yüksek yargı, Genelkurmay, ulusalcılar, milliyetçiler, birçok gazeteci, "hukuk insanı" makul bulmuştu. Hükümet yine bu hükümetti.
3. Ankara'da bir savcı... AKP'ye kapatma davası açtığında... safları biliyorsunuz.
4. İstanbul'da bir savcı... Ergenekon soruşturmasını yeni isimlere yayınca... safları biliyorsunuz.
Burası; "Dink suikastı" tetikçileri, sivil azmettiricileriyle bir şekilde ilişki kurmuş, ihbar almış ve ihbarı umursamamış yahut gizlemiş polis şefleri ile askerlerin hala görevde olduğu bir memleket. Neden olduğunu bi zahmet merak et Ahmet!
Dipçiğe de hayır, copa da. Darbeye de hayır, diktaya da.