kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Devrim ile karşı devrim

Geçmiş olsun "İlhan Ağbi "...
"Düşüncelerinize katılmıyorum. Ama bunları açıklayabilme özgürlüğünüz için, içeride değil dışarıda olabilmeniz için, düşüncelerinizi yazabilmeniz için, Allah uzun ömür versin ki başkasının başına geldiğinde de 'Düşüncelerinize katılmıyorum ama' demeniz için ..."
Sanıyorum şöyle şeyler oldu:
1. 83 yaşındaki "gazeteci-yazar"ı sabahın dördünde "yakalayıp" sonraki gece bırakarak, cuma ve cumartesi itibariyle "darbe" önlenmiş oldu!
2. Yine düşüncelerine artık pek katılamadığım sevgili bir meslektaşın deyişiyle aslında o sabaha karşı dörtte "karşı-devrim" oldu!
Belki de hepimiz baş aşağı dolaşıyoruz ortalıkta.
"Darbeye karşı, karşı devrim... Karşı-devrime karşı darbe... Darbeye karşı, karşı darbe".
Kadere bak be!
Ergenekon'da adı geçen, kimi kıdemli Susurlukçu kimi tecrübeli overlokçu bazı elemanlar, askeri darbe yolunun bireysel veya kitlesel eylemlerle açılabilmesi için, fikir ve bomba cimnastiği yapmış olabilir.
Fakat, "askeri darbe" için, birkaç "emekli asker" yeterli değil; çok sayıda "asker", hatta ihtilalciliği dahi rütbeli resmiyete bindiren büyük Türk devlet geleneğine göre "emir komuta düzeni" gerekiyor.
Oysa Ergenekon listesinin oralarla alakası yok.
Ya öyle bir alaka yok yahut öyle bir alaka kuran yok.
Çünkü durum bir garip:
Nokta dergisi, "darbe günlükleri" rumuzuyla, şimdi emekli en üst düzey komutanlara atfedilen notları yayınladığı için kapanmak zorunda kaldı.
Yani, "darbe önlenen" memlekette, "küçük"ler bir yana, "darbe heveslisi" oldukları iddia edilen büyükler değil, o hususta belgeler olduğunu iddia edenler yargılanıyor şu anda.
Gariplik bir değil:
Ergenekon ağı, şebekesi, cemaatinde... artık nasıl derseniz, bağlantılı isimlerde kritik unsurlardan biri, "bombalar".
Fakat hale bakın:
1. Ergenekon'da kuvvetli delil, aynı tertip el bombalarına rastlanması.
2. Başka birkaç yere atılanlar dışında, en meşhurları Cumhuriyet Gazetesi'ne atılanlar.
3. Nitekim çok sayıda gözaltı ve tutuklamayı başlatan da, bir evde aynı tip bombalardan ele geçmesi.
4. Lakin; Cumhuriyet'e bombaları atanlardan Arslan, "Danıştay katili" olarak mahkum ama henüz Ergenekon'la bağlantısız durumda. Hatta, kimilerine (ve kendi dış sesine göre) "şeriat" isteyen bir şahıs.
5. Yine lakin; bombayı atanın Ergenekon'la bağlantısı kurulmadı ama bomba atılan gazetenin başyazarı Ergenekon'dan gözaltına alındı.
6. Daha tuhafı; bombalar tarlada yetişmedi. Makine Kimya açıkladı ki, "bombalar Kara Kuvvetleri'ne verilmişti".
7. O bombalar bir "terör örgütü" ne işaret ve delil sayılıyor; ancak başta mahkemeler, pek kimse bombaların Kara Kuvvetleri'nden nasıl çıktığını, kim tarafından uçurulduğunu ve Cumhuriyet'e kadar hangi yolu kat ettiğini bilmek istemiyor!
8. O yüzden, Cumhuriyet avukatları "Bombalar nasıl çıktı" diye sorunca cevap alamıyor, Cumhuriyet Gazetesi bombaları atanın şeriatçı (karşı-devrimci) olduğunu kabul ediyor, ama bombaların benzerleri darbeci şahıslarda bulunuyor ve bombaların ilk kaynağını kurcalamayan hukuk, bombaların atıldığı gazetenin en öndeki ismini darbecilikten (bir manada bombacılarla ilişkiden) sorguluyor.
9. Ergenekon eylemi diye de değerlendirilen Dink suikastındaki en önemli "ihmal" mercilerinden Emniyet Müdürü'nün şu anda Ergenekon için en önemli istihbarat mercii olması ayrı gariplik zaten.
O zaman kafalar hep karışık.
"İlhan Ağbi" sabahın köründe götürüldüğünde, ama ertesi gece bırakıldığında "karşı-devrim" ise;
37 yıl önce götürülüp generalin köşkünde günlerce işkenceden geçirildiğinde veya 28 yıl önce kışlaya alındığında neydi?
Belki de 12 Mart askeri müdahalesi en karşı-devrimdi.
Belki de 12 Eylül askeri darbesi daha da karşı-devrimdi.
Belki o yüzden önce "devrimciyim" diyeni ezmeyi vazife bildiler.
O zaman; zaten epey "karşı-devrim"i olmuş ülkede, kimin devrimci, kimin darbeci, kimin karşı-devrimci, kimin "sabaha karşı-devrimci" olduğu karışmasın da ne olsun!
Azıcık iyi şeyler olsun.