Geride bıraktığımız 17-21 Mart arasındaki hafta küresel ve Türkiye finansal piyasalarında yüksek oynaklığın sürmesi yanında
önemli gelişmelerin de yaşandığı en kritik haftalardan biriydi.
Birincisi, küresel dalgalanma içinde piyasaların en yüksek ve en düşük düzeyleri görüldü. Küresel finansal krizde ilk büyük uluslararası bankanın batışına izin verilmedi. ABD Merkez Bankası'nın 30 milyar dolarlık dolaylı finansman desteğiyle başka bir bankaya satın aldırıldı. Geçen hafta sonu yapılan bu operasyonun ardından Fed 18 Mart'taki toplantısında piyasaların beklediği yüzde 1 yerine yüzde 0.75 faiz indirimine gitti. Bu gelişme karşısında 1.5904'le tüm zamanların rekor düzeyine yükselen euro/dolar paritesi hızla geriledi ve 20 Mart'ta 1.5397'yi gördü.
-
Emtialarda dönüş- Doların bu değer kaybı, ABD ekonosiminde resesyon işaretlerinin artması ile birleşince, emtia piyasalarında pozisyon alan spekülatif fonların çözülmesini tetikledi.
- Altının onsu önce 1.033 dolara yükseldi, ardından 905 dolara kadar inerek yüzde 12.4 değer kaybetti.
- Petrolün varili 111 dolara kadar yükselmişken 98 dolara düşerek yüzde 11.7 geriledi. Bu fiyat hareketleri son yıllarda emtiada en sert günlük hareketleri oluşturdu. Emtia fiyatlarının gerilemesi, küresel enflasyon üzerin
deki baskıları azaltıcı etkiye sahip.17 Mart tarihi bu açıdan yeni bir dip veya tepe seviye olarak ortaya çıktı. Piyasaların volatilitesini ölçen VIX Endeksi 35.6 ile 16 Ağustos'tan bu yana en yüksek düzeyine çıktı. Riskli piyasalardan kaçış ve güvenli limanlara sığınma eğiliminin sonucu olarak 10 Yıllık ABD hazine kağıtlarının faizi yüzde 3.29'a kadar indi.
-
Düşüş yüzde 18'de- Küresel dalganın merkezi Amerika'da S&P 500 Endeksi 1.257 puanla 11 Ekim 2007'deki rekor düzeyinden sonra en düşük seviyesine indi. O tarihte ulaştığı 1.576 puana göre yüzde 18.6 değer kaybına uğradı.
Dow Jones Endeksi de 11.650 ile 11 Ekim 2007'deki 14.280 puana göre yüzde 17.5 değer kaybetti.
17 Mart'ta yani haftanın ilk günündeki bu dip seviyelerinden sonra piyasalarda belli bir toparlanma gerçekleşti.
Bu toparlanma etkisi yanında Fed'in banka kurtarmaya kadar varan desteğinin ve bir banka batışının gerçekleşmesinin etkisiyle piyasalarda en kötünün görüldüğü yorumları yapılmaya başlandı.
-
Ancak yarılandı- Acaba küresel dalgalanmada en kötü geride mi bırakıldı?
Artık ABD ekonomisinin resesyona girdiği kanaati daha çok kabul görüyor. Eğer iyimser bir tahminle bu resesyon hafif atlatılırsa en az iki çeyrek sürecek ve tıpkı 2001'dekine benzeyecek demektir
. 2001'de ABD hisse senedi borsalarının düşüşü 39 düzeyinde olmuş. Bunu iki hafta önce ele almıştık. Halbuki geçen hafta oluşan dip seviyelerine göre ABD endekslerinin gerilemesi yüzde 18.6 ve yüzde 17.5 düzeyinde.
Bu açıdan iyimser senaryoda borsaların ancak yarısı düzeyinde gerilediği söylenebilir. Eğer resesyon daha sert ve uzun süreli olursa varlık fiyatları üzerindeki etkisi büyüyebilir. Bu durumda borsalarda daha yüksek oranlı düşüşler meydana gelebilir.
-
Ülke fonları nerede?- Kaldı ki en kötünün geride kalabilmesi için,
"önlem alanların en son noktada, en büyük hamleyi yapmaları; piyasaların ve yatırımcıların bu hamlenin başarılı olacağına inanmaları; bundan daha kötüsü olmaz diyerek alıcı olarak ortaya çıkmaları gerekir." Eğer fiyatlar yeterince düşmüş olsaydı sermaye ortaya çıkardı. Fed banka kurtarmak zorunda kalmazdı.
Bir de,
ülke fonları devreye girmişti. Ama son zamanlarda nedense sesleri pek çıkmıyor. Ya yeni satınalmalara girmelerine sıcak bakılmıyor ya da onlar daha kötüsünü bekliyor.
- Sonuç- "Kötülüğe kolay girilir, ama güç çıkılır" Madame de Maintenen
Bugünkü Tüm Yazıları
Dalgada en kötüyü gördük mü?
Yayın tarihi: 24 Mart 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/24//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.