Dış piyasa şokuna iç siyasi şok eklendi ve haftanın ilk gününde Türkiye dünyanın en fazla kayıplı piyasası oldu. ABD piyasalarının cuma gününü ciddi kayıplarla kapatmasının ardından haftanın ilk gününe futures işlemlerinde aynı düzeylerde ekside olduğunun görülmesi, İstanbul Borsası'nın
iç şoka karşı tepkisini sertleştirdi. Yüzde 7.46'lık düşüşün yarısı dışardansa diğer yarısı da içerden kaynaklandı.
-
Şerbetliyiz- Dış ve iç şoka en yüksek tepkiyi borsa verirken onu döviz ve faiz izledi. Şokun çifte hale gelmesinin ardından ilk işlem gününde
borsa ve parası en çok değer kaybeden ülke olmamıza karşılık, Türkiye piyasalarının tepkisinin makul düzeyde kaldığı ve panik havasına dönüşmediği söylenebilir.
Neden acaba? Bu tür ortamlara şerbetli olmamızdan, şimdiye kadar dövize 95 milyar dolar yatırmamızdan dolayı herhalde.
-
Dünyada yaşanan- ABD ve dünya piyasalarında ise ilk büyük banka batışının ardından
"Sırada kim var?" korkusu nun etkisi yaşanıyor. ABD Merkez Bankası'nın 28 yıl sonra ilk kez hafta sonu mesai yapması ve önlem alması da korkuyu yenmeye yetmedi. Sırada batacak hangi bankanın olduğu korkusu, Asya'dan başlayarak bütün piyasaları yere serdi. Para birimlerinde ve emtia fiyatlarında en yüksek veya en düşük düzeylerin yaşanmasına yol açtı. Çünkü böyle bir korku başlamışsa devam ediyor.
"Şüyuu vukuundan beter" bir durum söz konusu ABD piyasalarında. Çözülme çorap söküğü gibi geliyor.
-
1994-2001'i yaşadık- Biz bu korkuyu gayet yakından tanıyoruz. 1994 ve 2001 krizlerinden hafızalarımıza kazındı. 1994'te üç bankayı kamulaştırdık. Diğer bankaların da domino taşı gibi devrilmemesi için, mevduata yüzde 100 devlet güvencesi verdik.
2001'de de batan 22 bankayı kamulaştırdık, kamu bankalarına yeni sermaye takviyesi yaptık. Bunlara ilave olarak sermayelerinin yüzde 40'ını yabancılaştırarak bankaları sağlamlaştırdık. Açık pozisyonlarını azaltmak için kur risklerinin bir bölümünü Hazine üstlendi. Bankaların kamulaştırılması ve sermaye takviyeleri
milli gelirin üçte biri kadar kamuya yük getirdi ve yılları aldı. Yani banka krizinden kurtulmak hem kolay değil hem de yüksek maliyetli.
-
En kötüsü yaşanmadı- ABD'de olay daha yeni başladı. Banka kurtarmasını Fed dolaylı bir şekilde yaptı. Muhtemelen yeni bir batış olursa benzer yöntem izlenebilir. Kurtarma olduğuna göre piyasalar yeni batışlardan niye bu kadar korkuyor?
Bir kere piyasalar,
"en kötüsünün yaşandığına ve geride kaldığına" inanmıyor.
Eğer daha kötüsü ilerideyse beklentilerin iyileşmesi mümkün değil. Piyasaya veya bankalara güven duyulması çok zor.
-
Hamle yetersizliği- İkincisi Fed'in yaptığı hamleler mikro düzeyde kalıyor, yeterince büyük değil. Hatta olay Fed'in boyutunu aşmış durumda. Bu nedenle etkili değil ve önlem karşısında piyasalar
"Bu hamle krizi engeller" diyemiyor. Üstelik "en kötüsü" de yaşanmadığı için, yapılanlar krizi sonlandıramıyor. Güven bunalımı devam ediyor, korku da, spekülatif atak ve dedikodular da.
- Sonuç- "Hayat geç kalanları hiç affetmez." Gorbaçov
Yayın tarihi: 18 Mart 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/18//haber,6AF21CA56FA54220B9025A32B276036E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.