Demokratik ülkelerde siyasi partiler elbette kapatılabilir. Ama demokratik ülkeler,
"parti mezarlığına" dönüşmez. Dikkat ederseniz Türkiye'de, partiler, hep olağanüstü dönemlerde kapatılıyor.
27 Mayıs darbesi sonrasında, Demokrat Parti'yi, kongresini yapmadığı gerekçesiyle sıradan bir mahkeme kapattı. Erbakan'ın ilk partisi Milli Nizam'ın kapısına kilit, Anayasa Mahkemesi tarafından, ama, 12 Mart sürecinde vuruldu.(20 Mayıs 1971) 12 Eylül darbesi sonrasında, Milli Selâmet, Adalet Partisi, CHP ve MHP, Kenan Evren ve arkadaşlarının kararıyla siyasi hayata veda etti. Refah ve Fazilet hakkındaki kararı Anayasa Mahkemesi verdi fakat, Türkiye'de 28 Şubat havası hâkimdi. Yaşadığımız tecrübelerin ışığı altında, AK Parti aleyhine açılan kapatma davasını, tek bir savcının
"inisiyatifi " şeklinde izah edemeyiz.
Bunun, önünde arkasında mutlaka başka şeyler var. Türkiye'deki partiler, HEP, DEP, HADEP, Sosyalist Parti (SP), ÖDP, Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) gibi küçük siyasi oluşumlar istisna edilirse, olağan değil, olağanüstü dönemlerde kapatılıyor. 27 Nisan, olağanüstü bir dönemin habercisiydi ama, sonuç alınamadı. Gördüğümüz kadarıyla mücadele bitmemiş.
"Bir hukuk darbesiyle AK Parti siyasi sahneden silinebilir mi?" çabası var. Bu yüzden
"Gelişmeleri ciddiye almıyoruz" havası yanlış. Demokrasinin kaygan zeminde patinaj yapmasını engellemek üzere ciddi tedbirler gündeme gelmeli. Anayasa değişikliği yoluyla hukuki sürecin kesilmesi etik karşılanmasa dahi, belden aşağı vuranlarla aynı lisanda konuşmak lâzım.
Yayın tarihi: 19 Mart 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/19//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.