kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Başörtüsü, don ve laiklik

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, iddianamesini, "düşünce özgürlüğü" çerçevesinde sarf edilen sözlere ve "kırmızı sokaklar", "bilbordlarda mayo yasağı" gibi, bilahare hakkında düzeltme yapılan gazete haberlerine dayandırıyor.
Beni en çok şaşırtan, Cüneyd Zapsu'nun, başörtüsünü "don" ile ilişkilendiren cümlesinin laiklik karşıtı sayılması oldu.
"Başörtüsünü çıkart demek, bir kadına donunu çıkart demek gibi bir şey." Muhtelif yorumlar yapılabilir: "Bu cümle, ince eleyip sık dokumadan öylesine sarf edilmiştir; kadınlar açısından inciticidir; hatta başörtüsüne karşı saygısız bir tavır içermektedir" denilebilir.
Ama "laikliğe" aykırı bir cümleden katiyen söz edilemez. Laiklik, devletin temel nizamının din esaslara dayandırılmaması, inançlara karşı eşit mesafede kalınması anlamına gelir. Laikliğin, ikinci ayağı da, din ve vicdan özgürlüğüdür.
Cüneyd Zapsu, acaba ne deseydi, laikliğe ters düşen bir düşünce ifade etmiş olurdu? Biraz fikir jimnastiği yapalım:
- Her kadın, don giydiği gibi başını da örtmelidir.
- Başörtüsüz kadınlar da, donsuz kadınlar kadar edep dışı bir davranış içindedir.
Ama Zapsu, zaten, böyle konuşamaz, çünkü hem eşi ve kızlarının başı açık, hem de kendisi laik düzenin bir parçası.
Özgürlüğün genişletilmesi, meselâ, "başörtülü kızların okumasına izin verilmesi" veyahut bu özgürlüğün savunulması, laiklik karşıtı bir tutum değildir; aksine, "din ve vicdan özgürlüğü" bağlamında, laiklik ilkesinin bir gereğidir. Laiklik karşıtı bir tavırdan söz edebilmek için, bir özgürlüğün ortadan kaldırılması veya sınırlandırılması gerekmektedir. Herkese başörtüsü mecburiyeti; içki yasağı; evlenmede, boşanmada, cezalarda şeriat hükümlerinin uygulanması gibi...
Bugün Başsavcı'nın gerekçesinde yer alan birçok düşünce, her gün çeşitli köşe yazarları tarafından ifade ediliyor. Herkes, hepimiz, laiklik ilkesini çiğniyor muyuz? Laiklik, din düşmanlığı değildir. 28 Şubat dayatmalarını sessizce kabullenmek hiç değildir. Önce bunda anlaşalım.