Avusturya'da, başkanlığını Jörg Haider'in yaptığı Özgürlükler Partisi'nin iktidara ortak olması, Avrupa Birliği'nin hoşuna gitmemiş, bu ülkeye karşı, sosyal, ekonomik ve diplomatik yaptırımlar devreye sokulmuştu.
Bizim bir kısım düşünce adamımız, daha doğrusu
"düşüncesiz" meslektaşlarımız ve öğretim üyeleri, temelinde ırkçılık olan
"Nazi artığı" Özgürlükler Partisi'yle, AK Parti'yi mukayese edebiliyor ve Avrupa Birliği'ni çifte standartla suçluyor. Elbette, bir ülkenin, Kur'an hükümlerine göre yönetilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle çelişir. Şeriat düzenini getirmeyi amaçlayan bir partinin kapatılmasını, bu amaca yöneldiğini gösteren ciddi emarelerin bulunması halinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tabii ki onaylar. Ama, AK Parti'nin, laik düzene karşı olduğunu belli eden ciddi hiçbir delil yok.
Başsavcının iddianamesinden örnekler verelim: - Egemen Bağış,
"Meclis'te başörtülü milletvekilleri de olmalıdır" demiş. - Bülent Arınç, Anayasa'nın 24. maddesindeki tarifi yeterli bulmayıp,
"Laiklik yeniden tanımlanmalıdır" şeklinde konuşmuş. n Yaz Kur'an kursları, iki ay ve haftada 5 gün ile sınırlıyken, süre kaldırılmış. - AK Parti'nin sahip olduğu, 1.773 belediyeden birkaçı, ilmihal kitabı dağıtmış. Birinin dağıttığı Safahat kitabının ön sözünde, Atatürk ilke ve inkılâplarından saygısızca söz ediliyormuş. - Beyoğlu Belediye Başkanı, trafik kazalarının Allah'ın takdiri olduğunu broşüre yazmış. - Dinar ilçesinin belediye başkanı 2005 yılının Ramazan ayında, 8 camide teravih namazı kıldırmış. - Pek çok AK Partili milletvekili, İmam Hatiplerin önündeki katsayı engelinin kaldırılmasını istiyormuş. - Birkaç milletvekili veya AK Parti üyesi, kamu kurumlarında da başörtülülerin çalışması gerektiğini söylemiş.
Ve Tayyip Erdoğan'ın suç sayılan sözleri: - Bırakalım kitabını, Kur'an'ını öğrensin. Tommiks-Teksas okumaya kimse mani olmuyor ama, diğerinde 12 yaş sınırı var. - Bu sorunu bizzat yaşıyorum; eşim Başbakanlık Konutu'nda başörtüsü takabiliyor, Çankaya'da takamıyor. - Kızım Sümeyye ve Esra, inançlı Müslüman. Bu yüzden başlarını örtüyorlar. Kur'an'da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor. - Üniversitede türban yasağını hata olarak görüyorum. - AİHM, Müslümanlara ait örtüyle ilgili karar verirken, bilirkişi olarak İslâm'ın din bilginlerine sorması gerekirdi. - Avrupa'da ve dünyada üniversitelerde başörtüsü yasağı yok. AİHM'nin Türkiye'ye özgü şartlar sebebiyle böyle bir karar aldığını düşünüyorum. - Bu ülkede dindar insanların da siyaset yapma hakkı vardır. - Üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bu ortak paydadır. Hepimizi yaratan Allah'tır; ayrıma ne gerek var! O üst ortak paydada birleşip, el ele vereceğiz.
Yukarıdaki sözler ve davranışlar, ancak, dinin, kapalı kapılar ardında yaşanması, sosyal hayattan tamamen tecrit edilmesi gerektiğine inananlar açısından, laikliğe aykırılık oluşturur. Daha doğrusu, yukarıdaki eylem ve söylemler, sadece,
militan laiklik anlayışına ters düşmektedir. Militan laiklik ise, devletin inançlar karşısında tarafsız davranması ilkesiyle çelişir. (Bak: Dahlab kararı)
Yayın tarihi: 18 Mart 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/18//haber,642E5823CF45452CA0DA58AA9CAB0E90.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.