Öldü mü, öldürüldü mü?

Turgut Özal belgeseli "bir soruyla" bitiyor:
- Öldü mü, öldürüldü mü?
Anlaşılıyor ki "bu soru zihinlerde hep kalacak?"
"Gecede" eski büyükelçi Kaya Toperi ile birlikteydik. Toperi "Özal'a en yakın 3-4 kişiden" biriydi. Can Pulak gibi.
"Başyaver" Kurmay Albay Aslan Güner (şimdi Korgeneral) gibi.

Kaya Toperi "o günlere" döndü:
- Özal yere düşünce Semra hanım hemen nöbetçi yavere haber vermiş. (Denizci... Remzi Karaca)
- Sonra?
- Sonra doktorlar devreye girdiler.
- Siz doktorlarla konuştunuz... Neler dediler?
- Cengiz Aslan dedi ki... Özal yürüme bandında 826 metre yürümüş ve düşmüş... Kalp krizi.
Toperi "profesörlerle de" konuşmuş.
Prof. Dr. Tümgeneral Ömer Şarlak' la. Prof. Dr. Hilmi Özkutlu
ile. Prof. Dr. Yüksel Bozer' le.
Hepsi de demiş ki:
- Kalp krizi.
Öyleyse "zehirlenme... Öldürülme" işi nereden çıkıyor?
Kaya Toperi "tevatür" dedi.

Anlaşılıyor ki Özal'a "kalp krizini... Eceliyle ölmeyi... Normal ölümü" yakıştıramayan çok.
Ve "işin içine esrarengiz bir şeyler katmayı... Heyecanlı ölüm senaryoları yazmayı" seven de hayli çok.