Hasta haklarından sonra şimdi de hekim hakları konusu gündeme gelmeye başladı. Acaba hekimler, hastalara karşı bir hak arayışına mı girdiler? Hastalarla hekimler kavgaya mı itiliyor? Mehmet Ali M./İstanbul
Öncelikle belirtmek gerekir ki; hasta hakları hekim karşıtı bir hareket olmayıp, bizzat hekimler ve hekim örgütlerince ortaya atılıp, yönetilen bir süreçtir. Hasta haklarını tanımlayan, savunan ve geliştiren hekimlerdir. Bu da çok doğaldır çünkü hekim, hastasının yararını ve çıkarını gözeten kişidir. Hak sözcüğü, hukuken korunmaya değer bulunan çıkar ve gereksinimleri ifade eder. Eğer bir ilişkide taraflar arasında güç dengesi yoksa, zayıf olanın haklarından, güçlü olanın ise sorumluluklarından söz edilir. Çocuk hakları ve ebeveyn sorumluluğu ya da tüketici hakları ve üretici sorumluluğu gibi... Bu durum, kuvvetli olanın haksız olduğu anlamına gelmez. Ancak güçlü tarafın kendi haklarını koruyabileceği varsayılarak, hukuki korumaya gerek duyulmaz. Hasta hekim ilişkisinde ise, güçlü olan taraf hekimdir.
İKİSİNİN DE HAKLARI VAR Hasta, hekim karşısında bilgisiz, çaresiz ve muhtaçtır. Boynu büküktür, edilgendir. Bazı yazarlar bu durumdan hareketle, 'hekim hakkı' olamayacağını, hekimin sadece sorumluluklarının olacağını belirterek, hekim hakları sürecini gerçekçi bulmamaktadır. Oysa, 'hekim hakları' adı altında tanımlanan ilkelere bakıldığında, bunların birçoğunun tıp etiğinde veya hukuki mevzuatımızda karşılığının olduğunu görürüz. Bu konudaki asıl yanılgı; hekim haklarına, hasta haklarını dengeleyen bir misyon yüklenmesidir. Bu ciddi bir algılama hatası veya yanıltma çabasıdır. Çünkü, hekim hakları vardır. Ancak hekim hakları hastalar karşısında değil; sağlık sistemi, sağlık politikaları ve sağlık yönetimi karşısında savunulmalıdır. Çünkü hekimleri mağdur eden hastalar değil, sistemdir. Hasta hakları, çoğunlukla sağlık çalışanlarının ve sağlık kurumlarının görevlerinden oluşmaktadır. Oysa hekim hakları, hastalara doğrudan herhangi bir görev yüklemez.
İSTEKLERİ ÖRTÜŞÜR Hastaların haklarına sahip olmaları, hekimlerin aleyhine olmadığı gibi; hekimlerin haklarına sahip çıkmaları da hastaların aleyhine değildir. Aslında hastaların istedikleriyle, hekimlerin istedikleri örtüşmektedir. Örneğin hasta, hekiminin kendisiyle yeterince ilgilenmesini, hekim de hastasına yeterli süre ayırmak ister. Hasta, temiz ve çağdaş bir sağlık tesisi isterken, böyle bir ortamda çalışmak hekimin de isteğidir. Hasta, sağlığına bir an önce kavuşmayı, hekim ise hastasını bir an önce iyileştirmeyi ister. Hasta, tıbbi gelişmelere uygun tedavi ister, hekim bilimsel gelişmeleri takip edip uygulamayı. Hasta hekimine güvenmek ister, hekim kendisine güvenilmesini. Hasta, saatlerce poliklinik sırası beklemeyi, hekim de poliklinik önünde hastaların yığılmasını istemez. Hasta, malpraktise uğramaktan korkar, hekim malpraktis yapmaktan. Hasta, kendisiyle ilgili kararlara katılmak, hekim hastasıyla yasal sorumluluğu paylaşmak ister. Sonuç olarak, hastalarla hekimlerin hakları birbiriyle çatışmaz. Hastalarla hekimler rakip değildir. Aksine, hastayı sağlığına kavuşturmak üzere çalışan bir ekibin, yakın işbirliği yapması gereken, doğal elemanlarıdırlar. Hekim hakları, hasta haklarını dengeleyecek bir hareket olamaz. Hekimler bir taraftan hasta haklarını savunurken, diğer taraftan kendi haklarını da geliştirmek üzere çaba sarf etmelidir.
Yayın tarihi: 14 Mart 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/14/gny/tozlu.html
Tüm hakları saklıdır.