* Kardeşim 1.5 yıl önce nefes darlığı atağı geçirdi. Hangi hastaneye gitsek, astım teşhisi koydular ama onu iyileştiremediler. Sonra bir uzman hekim kardeşimin astım hastası olmadığını, ses tellerinin felce uğradığını ortaya çıkardı. Bu süreçte uğradığımız maddi-manevi zarar nasıl karşılanacak? Ali B./Bursa Bu olguda, hastayı hastaneye gönderen ilk hekimin koyduğu astım teşhisi, hastayı sonradan gören hekimleri yanlış yönlendirmiş olabilir. Hekim hastaya onu kendisinden önce görüp değerlendiren meslektaşlarının teşhisini doğru varsayarak yaklaştığında, bu tür hatalar yapabilir. Her hekim, hastayı ilk kez gördüğünü düşünüp, hastaya konulan önceki teşhisin yanlış olabileceğini varsayarak değerlendirme yapmalıdır. Her hekim hastayı bizzat kendisi sorgulamalı, muayenesini eksiksiz olarak yapmalı, olası teşhisleri gözden geçirerek ayırıcı tanıya varmalı ve kesin teşhise ulaşıp, uygun tedaviye karar vermelidir. Bunu yapmak yerine hasta ve yakınlarının ifade ettikleri teşhise ya da hastanın elindeki önceden kalma tetkik, reçete ve raporlara bakarak, kendisinden önce başlanmış tanı veya tedavi protokolüne devam ettiğinde, hem hasta zarara uğrar, hem de hekim görevini ihmal etmiş olur.
ESKİLER YANILTABİLİR Her hekim, kendisine başvuran hastasının sağlığı, yaşamı, geleceği ile ilgili en doğru kararları vermekle kişisel olarak yükümlüdür. Önceki teşhis ve raporlar, kuşkusuz yok sayılmamalıdır. Ancak, bunların tümüyle doğru olarak kabul edilmesi ve hastanın o andaki sorununun önceki teşhise bağlanması yanıltıcı olabilir. Hasta, teşhisini yanlış ifade edebilir. Elindeki film, tetkik ve raporlar karışmış olabilir. Bunlar onunla ilgili verilerin bütününü temsil etmeyebilir ya da bu belge ve verilerin önemli bir kısmı kaybolmuş olabilir.
HEKİM HATA YAPABİLİR Öte yandan, önceki hekimin teşhisi yanlış da olabilir. Hastanın o günkü durumuyla, şu anda içinde bulunduğu vaziyet çok farklı olabilir. Hastanın mevcut hastalığına ilaveten, yeni bir rahatsızlık durumu ortaya çıkmış olabilir. Hastayı önceden gören hekimin kimliği veya sağlık kurumunun niteliği de zaman zaman yanıltıcı olabilir. Hekimin çok tanınmış, mesleğinde başarılı bir uzman olmasının, üniversitede profesör olarak çalışmasının ya da çalıştığı hastanenin çok gelişmiş bir merkez olmasının, yukarıda söz edilen handikapları ortadan kaldırmadığı unutulmamalıdır. Bazen uzman hekimin fark etmediği bir bulguyu, bir pratisyen hekim ortaya çıkarabilir. Çok gelişmiş bir hastanede gözden kaçırılan bir durum, bir sağlık ocağında teşhis edilebilir. Doğru olan her hekimin, her hastasını, sanki ilk defa hekime başvuran bir hasta gibi algılaması ve hiçbir prosedürü atlamadan, tamamen usulüne uygun bir şekilde muayene etmesidir.
Yayın tarihi: 11 Şubat 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/11/gny/haber,2916646889034BB49BE5429CEE7BC6FF.html
Tüm hakları saklıdır.