Yozgat'ta Ali Orhan Bulucu adlı bir genç, devlet hastanesinde yaptırdığı HIV testinin sonucunun pozitif çıkması üzerine intihar ederek hayatını kaybetti. Sonucun doğrulama testi yapılmadan, ilgili gence açıklanması sizce doğru bir hareket mi? Ahmet C./Kastamonu
Tıbbi gerçek hastadan gizlenemez. Hekimin hastasına kendisiyle ilgili bir tıbbi gerçeği bildirme sorumluluğu vardır. Bu; hekim için bir görev, hasta için de bir haktır. Ancak hekim, bazı istisnai durumlarda tıbbi gerçeği açıklamayabilir veya açıklamasını bir süre geciktirebilir. Bunların ilki: hastanın, kendisiyle ilgili tıbbi gerçeği öğrenmek istememesi ve bunu hekime söylemesidir. Diğeri ise: hastanın gerçeği öğrenmesi durumunda bunu tolere edemeyecek bir psikolojik durumda olmasıdır. Yani hekim, hastanın teşhisi öğrendiğinde hayata küseceğini, intihara teşebbüs edeceğini, tedaviyi reddedeceğini ve bundan dolayı da zarar göreceğini kuvvetle muhtemel görüyorsa; hasta gerçeği kaldırabilecek duruma gelinceye kadar bunu gizleyebilir.
Söyleme tarzı önemli
Altı çizilmesi gereken bir nokta da; kendisiyle ilgili gerçeğin, hastaya söyleniş biçimidir. Söylenenin içeriği kadar, söyleme tarzının da çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Hastaya, gerçeği söylemek adına, onun yaşama umudunu yok edecek, onu karamsarlığa düşürecek şekilde konuşulmamalıdır. Teşhisle beraber, tedavi imkanları da hastaya açıklanmalıdır. Hastanın HIV pozitifliğinden algıladığı bir 'felaket' olabilir. Hastaya, HIV pozitif olup da normal bir hayat sürmekte olan milyonlarca taşıyıcı insandan bahsedilmeden; HIV pozitifliğinin AIDS'e
(Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) dönüşmemesi için bazı tedbirler alınabileceği anlatılmaksızın, "Sende HIV pozitif çıktı" denilmemelidir. Bu olaydaki hata, test sonucunun hastaya söylenmesi değil, HIV pozitifliğinin ikinci aşama testlerle teyit edilmeden söylenmesidir. Olayın kahramanı olan kişinin, aslında HIV pozitif olup olmadığı kesin olarak belli değildir.
Kesin bilgi verilmeli
Ancak, olayla ilgili karar verilirken dikkate alınması gereken husus; hastanın test sonucunu hekime sorup, öğrenmek istemiş olabileceği durumudur. Her ne olursa olsun, bir test yapılmış ve kişi sonucunu öğrenmek istiyorsa; hekim, ikinci bir testle sonucun doğrulanması gerektiğini vurgulayarak, ilk test sonucunu söylemek ve test raporunu istemesi halinde, bunu hastaya vermek durumundadır. Test sonucunu hastadan gizlemeye hakkı yoktur. Hastaya konan teşhisin veya test sonucunun, düzenlenen raporun yanlış veya eksik olması başka bir sorumluluk konusu; teşhis ve sonucun hastaya söylenmesi gerekliliği ise başka bir konudur. Böyle bir olguda tartışılması gereken bir diğer husus ise, hastanın reşit ve mümeyyiz olup olmamasıdır. Yasal olarak kendisiyle ilgili hukuki karar veremeyecek bir durumdaysa
(18 yaşından küçükse, psikolojik sorunları varsa, vsbilgilendirme hastaya değil, yasal temsilcisine yapılmalıdır. Ancak bu durumda bile, hekimin hastanın anlayabileceği düzeyde bilgi verme sorumluluğu bulunmaktadır.
Yayın tarihi: 6 Mart 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/06/gny/haber,3030371ED4E34BE5BCF49DE2C25D6D1A.html
Tüm hakları saklıdır.