AK Parti ile MHP'nin aralarında üniversitede türban serbestisi için geliştirdikleri Anayasa değişikliği sorunu çözer mi?
Soruyu dün Vakıflar Yasası'nı anlatmak üzere kahvaltılı medya buluşması düzenleyen Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcı'ya yönelttik:
"Türbanlı eşiniz; kanunda belirtilen şekilde başını bağlamak ister mi?" Bakan,
"Eşime sorun" deyip geçiştirmek istedi.
Israr edince,
"Kapanma şekli kendi kararı" yanıtını verdi.
"Yani yasa ile şekil belirlenmez mi diyorsunuz?" dediğimizde gülmeye başladı:
"Tuzağa düştük..." Yazıcı'nın yaklaşımı AK Parti grubuna da hakimdi; memnuniyet yüksek değildi.
Hatta ironi yapanlar da vardı:
"Eksik yapmışlar; örtünün rengini, çene altından kaç düğüm atacağını da kanunla belirlesinler; herkes tek renk taksın... Bone takana alttan bağla mı diyeceğiz?" Başbakan
Erdoğan'ın grup konuşmasındaki uyarısı sonrası ise herkes sustu...
42 gitti geldi Teklifin hazırlayıcını diğer tarafa, MHP'ye gelirsek...
MHP Grup Başkan Vekili
Oktay Vural,
"Sizin için uğraşımız bunun için miydi" diyen partili bayanların tepkilerini yatıştırmakla uğraşıyordu.
Ancak düzenlemeden memnun tek taraf da MHP idi... Aktarıldığına göre önceki akşamki AK Parti-MHP buluşmasında aynı durum söz konusuymuş.
Teklif yazılırken, AK Parti daha önce değişiklik olmasını istediği Anayasa'nın 42'nci maddesinden vazgeçmek istemiş.
Buna
"Türbanı Anayasa'ya sokuyorlar" tepkileri neden olmuş...
MHP tarafı
"Vazgeçtiğinizi siz açıklarsınız" deyince, 42 üzerindeki görüşmeler tekrar başlamış.
MHP'nin de önerdiği iki formül üzerinde durulmuş.
AK Parti tarafı metinleri Başbakan Erdoğan'a sormaya karar vermiş.
MHP
"Başbakan yazsın göndersin, ne istiyorsanız getirin altına imza atarız" demiş.
Erdoğan ile yapılan görüşme çerçevesinde kamuya açıklanan şekli üzerinde uzlaşılmış. Her iki parti dün 42'nci maddedeki düzenleme ile
"bir hakkı genişletmek" yerine,
"kanunla sınırlama" getirdiklerini savunuyordu.
Anadolu usulü Bir detay daha; YÖK Yasası'nın ek 17'nci maddesini AK Parti getirmiş.
Geçici 17'deki düzenlemede,
"...başın örtülmesi kişinin yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkan verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir" deniliyor.
Bu durumda
"başı örtülü kişi hem yüzünü açacak; hem de kimliğinin tanınmasına imkan verecek." Yani çeneden, elmacık kemiklerine kadar kapanmak yasak olacak.
Veya bone, şapka, eşarp, yemeni takanlara
"olmaz, çenenin altından bağlayacaksın" mı denilecek?
Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek'in
"Anadolu usulü", MHP'nin ise askerin izin verdiği model olması dolayısıyla
"Orduevi formülü" diye isimlendirdiği teklife Anayasal açıdan bakarsak...
Anayasa Mahkemesi'nin 1989 ve 1991 kararlarında YÖK Kanunu'nun 16 ve 17'nci eklerine karşı çıkılmıştı.
Mahkemenin son kararının üzerinden 17 yıl geçti.
Anayasa'nın 152'nci maddesine mahkemenin ret kararının üzerinden 10 yıl geçince tekrar başvuru hakkı doğuyor.
Böyle de olsa, Anayasa Mahkemesi'ne iş bir kez vardığında sonucunun nasıl çıkacağını kestirmek zor görülüyor.
Hele ki
"kronik sorun" ve
"başlarını örtmede kullandıkları kıyafetler" ifadelerinin bulunduğu bu gerekçeyle.
Yayın tarihi: 30 Ocak 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/30//haber,B317E953F4E94889A9C3306AB0F4DEB1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.