EA
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?EA
Ben karamsarım: Bu hakem golü vermez
Özellikle AKP ve MHP'nin oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, türbanlı bir öğrencinin üniversitede rahatça okumasını sağlayacak değişiklikleri yaptıktan sonra ne olacak?
Yani sorun çözülecek mi?
Sanmıyorum.
Tahminim şu: Büyük olasılıkla CHP, Anayasa Mahkemesi'ne bu değişikliklerin Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin başvuruda bulunacak.
Mahkeme de bu başvuruyu haklı bulacak, " Yasağın kaldırılması laiklik ilkesine aykırıdır " diyecek.
Böylece başa dönülmüş olacak.
Yani yasağın yol açtığı sıkıntıların yanı sıra, ortaya çıkardığı gülünç durum da devam edecek.
Niye mi "gülünç" diyorum?
Biliyorsunuz "türban siyasi simgedir" diyenler var.
" Simge olsa ne yazar " dediğimizde... ( Ara notu: Biz bunu taa 1990'larda söyledik; ayrıca " velev ki " demiyoruz, sokağın dili daha çok hoşumuza gidiyor...)
Nerede kalmıştık... Evet, "simge olsa ne yazar" dediğimizde şu cevabı veriyorlar: " Türban ' şeriat ' talebinin simgesidir. Dolayısıyla yıkıcılığı simgeleyen bir işaret üniversiteye giremez. "
Herhalde her makul insan kabul eder ki her türbanlı kızla, aynı fikirde olan en az bir erkek öğrenci şu anda üniversitede okumakta.
Yani " şeriatçı " erkek öğrenci üniversiteye devam ediyor. Simgesi türban olan "şeriatçı" kız öğrenci ise dışarıda kalıyor.
Gülünçlük bu kadarla bitmiyor:
Kızların, bir bölümü başını açarak, bir kısmı da peruk filan takarak üniversiteye gidiyor. Yani " şeriatçı zihniyeti engelleyeceğiz " diye koydukları " yasak ", pratikte pek işe yaramıyor.
"Yasak" sadece, üniversiteye gitse de, gitmese de, rejime düşman kesilen, yüksek yargıya diş bileyen, laikliği öcü gibi gören insanların yetişmesine yol açıyor.
Bu insanların "rövanş" duygusuyla yanıp tutuşması için gerekli şartlar hazır.
Hatırlarsınız: 22 Temmuz seçimlerinden sonra " rövanşist olmayın " denmişti. Yani: "Rövanş alma duygusuyla hareket etmeyin."
Yok ya!.. Sen elinden gelen zulmü (yasak, yalan, aşağılama, vb.) bana uygula... Sonra elime fırsat geçtiğinde ben sana gününü göstermeyeyim... İyi valla!
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz: Bu kadar baskıya rağmen, insanlar isyan etmedi. Tevekkül ne büyük güç!
Bu arada ironiye bakar mısınız: Cinayetleri işleyenler, " zulüm görenler " değil, " daha fazla zulüm edebilmek " için suikast düzenleyen Kuvvacı çeteler oldu.
Velhasıl
karamsarım .
Tahminim şöyle: AKP'nin ve MHP'nin hamlesi bir işe yaramayacak. Top ağlarla buluşacak ama hakem golü vermeyecek.
Peki maç burada biter mi?
Hayır.
Şöyle yapacaklar: Başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yüksek yargı organlarının kompozisyonunu değiştirecek yasaları Meclis'ten geçirecekler.
Buna mecburlar. Çünkü... Daha önce de yazdım... Yüksek yargı, Frenklerin tabiriyle "
juristocracy " olmaya soyunuyor. Yani: "
Yargı iktidarı ".
Daha dava dosyası önlerine gelmeden fikir açıklamak,
" biz buna izin vermeyiz " demek, başka ne anlama gelir; söyler misiniz?
Kendini yasamanın ve yürütmenin üstünde gören... Siyasi iktidar karşısında "
denge rolü " oynamaya heveslenen bu zümrenin dengelenmesi artık şart oldu.
Gerilimi bitirmek için, Anayasa değişikliği ile yeni üyeleri heyetlere katarak, bu takımın zihniyet yapısını değiştirmek gerekiyor.
Yayın tarihi: 30 Ocak 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/30//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.