Başbakan Erdoğan'ın
"dağa çıkışı durdurup ve inişi de sağlamak" amacıyla hazırlık yaptıklarını söylediği düzenleme, aslında üzerinde 1,5 yıldır uğraş verilen bir eylem planı...
Hatta, uygulaması da geçen yıl bu dönemde hayata geçirilecekti; bazı engeller sonucu askıya alındı.
Planın ilk adımı da MİT Müsteşarı
Emre Taner'in 2005 Ekim'inde Kuzey Irak'ta Kürt liderler ile yaptığı görüşme ile atıldı.
Buna göre 4 aşamadan oluşan plan şöyle işleyecekti:
1- Kürt liderler
Talabani ve
Barzani, K.Irak'ta yerleşik terör örgütü elemanlarına
"silah bıraktırmak" ve Türkiye'ye dönmelerini sağlamak için baskı uygulayacak. Lojistik desteklerini kesip, tecrit edecek.
2- Örgütün yönetici durumda bulunan, sayıları 400-450 olan yönetici kadrosunun Kuzey Avrupa veya daha uzak bir ülkeye gitmeleri ve yerleşmeleri sağlanacak.
3- Ermenistan, Suriye, İran ve Irak kökenliler düşüldüğünde sayıları 1500-2000 arasında kalan örgüt üyelerinin Türkiye'ye dönüşleri halinde haklarında cezai takipte bulunulmayacak.
4- Bölgesel kalkınma planı süratli şekilde uygulamaya konulacak. GAP'a hız verilecek. Kürt kimliği konusunda atılan adımlar hızlandırılacak.
Çıkan engeller Plan, PKK'nın, başlattığı eylemler sonucu 100'e yakın askeri şehit etmesi, Kürt liderlerin söz vermelerine karşın Türkiye karşıtı tavır sergilemeye başlaması ve uluslararası alandan beklenilen desteğin gelmemesi dolayısıyla uygulamaya konulamadı.
Ayrıca devletin zirvesinden plana dönük olumsuz yaklaşımlar, genel seçim de planın önündeki diğer engeller oldu.
Dağlıca olayı sonrası askerin bölgede etkinliğini artırması; terör örgütüne karşı uluslararası desteğin sağlanması; K.Irak yönetiminden örgütü tecrit edici girişimlerin gelmesi, planı tekrar gündeme getirdi.
İhbar şartı Bugün gelinen noktada düzenlemenin çerçevesi belli.
Önceki gün de bu satırlarda belirttiğimiz gibi TCK'nın "Etkin Pişmanlıkla" ilgili 221'inci maddesinde düzenleme öngörülüyor.
Yasanın ilgili maddesi,
"örgütün dağılmasını sağlayan bilgiler vermesi" durumunda ceza almayacakları hükmünü taşıyor.
Bölge baskısından da çekinen bir çok kişi,
"muhbir" damgası yemek istemiyor.
AK Parti Genel Başkanvekili
Mir Dengir Fırat'ın da dünkü sohbetimizde belirttiği gibi yasa düzenlemesinde
"muhbirlik şartında bir yumuşama" sağlanabilir.
Ancak bu da yasal düzenlemeden sonuç alınmasına yetmez.
Çünkü, CHP ve MHP günden düzenlemeye karşı olduğunu açıkladı, DTP ise
"zaten yapamazlar" yaklaşımı gösterdi.
Ayrıca AK Parti içinden de karşı sesler geliyor.
Genelkurmay ise doğrudan görüş belirtmek yerine, bugün düzenleyeceği sempozyum ile konuyu masaya yatırmayı uygun buluyor.
Ancak hepsi de "örgüt mensuplarının dağda kalması veya hepsinin tek tek yakalanıp vurulması" gibi bir düşünceyi de taşımıyor.
Bu nedenle ortak aklın çalıştırılması için başta siyasi partiler olmak üzere her kesimin
"çözüm sürecine" dahil edilmesi gerekiyor.
Bunda da iş iktidar partisine düşüyor.
Yayın tarihi: 11 Aralık 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/11//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.