Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, anayasadan, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi mecburiyetinin çıkarılmamasında ısrarlı. Sadece dinler tarihi ve ahlâk öğretilse iyi de, birçok okulda, Sünni Müslümanlığın temel kuralları veriliyor; sure ezberlettiriliyor; hatta namaz bile kıldırılıyor. Bunu önlemek de mümkün değil. Zira, hocaların çoğu, İmam Hatipli ve İlâhiyat Fakültesi mezunu. Nitekim, Amasya'da kız meslek okulunda, 4 öğrencinin, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi hocası ile yurt müdüründen baskı gördüğü, bu yüzden nakil yaptırdığı haberi gazetelere yansıdı.
Laik bir ülkede, mecburi din dersi olmaz. Ders mecburi hale getirilirse, Amasya örneğinde gördüğümüz gibi, kimileri istenmeyen baskılara maruz kalabilir. Ama buna mukabil, devlet, dinini öğrenmeyi arzu edenlere engel çıkaramaz. Yaş tahdidi de koyamaz.
Geçtiğimiz pazar günü, Ruhat Mengi'nin programında, Konya Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Şahin Filiz,
"mikrofaşizm" den söz etti ve Amasya'dakine benzer olayların birçok yerde meydana geldiğini söyledi. Bence Ahmet Hakan'ın ona verdiği cevap, Türkiye gerçeğinin taa kendisiydi:
"Mikrofaşizm olabilir ama, bir de geniş ölçekte uygulanan baskılar var ki, ben ona makrofaşizm diyorum. Son örnek, ödül almak üzere kürsüye çıkan başörtülü Tevhide Kütük'ün aşağı indirilmesi." Mikrofaşizmi lanetleyelim fakat, tüzükte ve kanunlarda bulunmamasına rağmen, yaygara kopararak, yasal sınırlamaları zorlayarak uygulanan makrofaşizmi de onaylamayalım. Maalesef Türkiye'de,
"mikrofaşizm" e karşı çıkanlar, özellikle başörtülüleri ve İmam Hatiplileri hedef alan
"makrofaşizm" i görmezden geliyor.
Yayın tarihi: 28 Kasım 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/28//haber,2581EEF5F97A45CE89F30521D718A3B8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.