Yeni anayasa tartışmaları sürerken, hep, Bülent Arınç'ın kulaklarını çınlatıyorum. Arınç,
"Laikliği yeniden tanımlamak gerekiyor" dediği için, hedef tahtası haline getirilmiş;
"Laik cumhuriyeti içine sindiremeyen adam" ilân edilmişti. Halbuki Türkiye'deki bütün kavga, farklı laiklik anlayışlarından kaynaklanıyor. Hukuki zeminde bir sorun yok. Yani kimse,
"Devletin temel nizamı, din esaslara dayandırılsın" demiyor. Konunun, siyasi ve sosyal boyutu önemli.
İlim heyetinin hazırladığı anayasada, laikliğin daha çağdaş bir tarifi var. 2. maddenin gerekçesinde, laikliğe açıklık getirmeye çalışılmış:
"a) Laiklik din kurallarının, yönetimde, gerek kanun koyarken, gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelir. b) Laiklik din ve vicdan hürriyetidir. Devlet, herkesin inançlarına uygun biçimde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğünü taşır." Yeni anayasada, 24. madde de değişiyor. Daha önce de yazdığımız gibi, mevcut 24. maddenin son fıkrası, sadece devletin temel nizamını din kurallarına dayandırmaya yönelik
eylemi yasaklıyor. Ayrıca 24. maddenin 1. fıkrasında,
"din ve inanç hürriyeti" AB standardına göre tarif ediliyor:
"Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle, dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirme hürriyetini de içerir." Bu hüküm, Türkiye'de laikliğe aykırı olarak din eğitiminin kısıtlanmasını, din eğitiminde, devletin belirli yaş hadleri koymasını da yasaklıyor.
Prof. Ergun Özbudun, yapılanı,
"Laikliğe AB ayarı" diye özetliyor. Bülent Arınç, bu ihtiyaca dikkat çekmişti; gereksiz yere tartışıldı ama, nihayet, eğer yeni anayasa kabul edilirse, Türkiye çağdaş bir laikliğe kavuşabilecek.
Bugünkü Tüm Yazıları
Arınç'ın kulakları çınlasın
Yayın tarihi: 11 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/11//haber,A051D8B4BB404FF580B20CEA82F01B5F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.