1981 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldum, ardından İzmir'de stajımı tamamlayıp avukatlık ruhsatımı dönemin Baro Başkanı
Güney Dinç'in elinden aldım.
Ardından gazeteciliğe başladığım için ruhsatımı askıya aldırdım.
Bugün İzmir Barosu Başkanı'nın açıklamalarını duyunca
"İyi ki öyle yapmışım" diyorum.
Bir avukat olarak İzmir Barosu'nun aktif üyesi olmak açıkçası bana utanç verirdi, hâlâ da verir.
O İzmir ki, farklı din ve etnik kökenden gelen insanları yıllar boyunca bağrında yaşatmayı bilmiştir.
İzmir bir hoşgörü kentidir.
İzmir'in kadını özeldir çünkü bir özgürlük ortamında yaşar.
Şimdi bu atmosferin yavaş yavaş bozulduğuna, kirlendiğine tanıklık ediyoruz.
Öyle ki, İzmir'in Baro Başkanı çıkıp bir cinayete övgüler düzen bir türküye sahip çıkabiliyor.
Utansın.
Fikir özgürlüğüyle suça teşviki, cinayete övgüyü bir hukuk adamı anlayamıyorsa, bu ülkede almamız gereken çok mesafe var demektir.
Bu ülkede bir gazeteci, sadece Ermeni olduğu için öldürülmüştür.
Ardından kalkıp bir adam bu cinayete haklılık veren, devamının geleceğini ima eden bir şiir yazmış, bir başka adam da bunu bestelemiştir.
Tetikçilere övgüler yağdıran, cinayeti sıralaştıran bir anlayıştır bu.
Bu suçtur, kabul edilemez.
Bir hukuk adamı olduğunu iddia eden birinin bu anlayışa sahip çıkması ise hiç kabul edilemez.
Üstelik onun sahip çıktığı türkünün söz yazarının aynı gün gazetecilere tehdit yağdırdığı hatırlanırsa, hiç kabul edilemez.
İzmir adına dün çok üzüldüm, çok sıkıldım, çok utandım açıkçası.
Yayın tarihi: 19 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/19//haber,33FEFF5218C64C3FA242F62F480B225A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.