Başlığa bakıp sakın, olmaz demeyin! Bal gibi oluyor. Sadece ABD konut kredi pazarına bakmanız yeterli.
Çünkü zencilerin kredisinin adı
'suprime,' beyazların kredisinin adı
'prime.' Diyeceksiniz ki,
"Nedir bu suprime ve prime?
"Suprime: Geliri düşük kesime verilen riskli konut kredisi. ABD'de geliri düşük ve risk taşıyan kesim hiç şüphe yok ki, zenciler.
Prime: Geliri yüksek kesime verilen düşük riskli krediler. Beyazlar burada.
Bu bölgenin aktörleri yabancımız değil, bizim yaramaz çocuklar. Şu
'hedge fundlar.' Ben onlara
'haydut fonlar' diyorum. Dünyadaki finansal dalgalanmada hep
başrolde onlar var.
Ayrıca ortada bir de
'carry trade' duruyor.
Ancak benim gündemime
'zencilerle beyazların' finansal mühendislik düellosu oturdu. O yüzden hem
küresel dünyanın ağası ABD'yi hem
düşük faizle dünyayı fonlayan Japonya'yı çok iyi takip ediyoruz.
Hoş, küresel dünyadaki güzel hayat 2001 yılında ikiz kulelerin yıkılmasıyla başladı!..
Dünya borsaları
boğa (yükseliş simgesi)
piyasasının etkisi altında güllük gülistanlık oldu.
Yükselen petrol ve
hammadde fiyatları dünyayı
likitiditeye boğdu. Her taraftan para fışkırmaya, ABD ekonomisi büyümeye devam etti.
Finans mühendisleri de boş durmadı. Enstrüman üzerine enstrüman çıkarttılar. ABD'de bankalar düşük gelirli kesime konut kredisi vermeye başladı.
Gelin görün ki; konut kredilerinin geri ödemesiyle ilgili ilk sıkıntı
27 Şubat'ta yaşandı. Kredi alıp parasını ödeyemeyenler, dünyayı çalkaladı.
Şükürler olsun ki, ortada kâr yaratmak için alan arayan küresel likidite yüzünden dalganın hızı çabuk kesildi.
Bu ilk dalgaydı, dünya rahat bir nefes aldı.
Finans mühendisleri ne yapsın? Boş durmadılar, farklı yatırım araçları üzerinde çalıştılar.
Örneğin, yüksek risk gruplarına verilen krediler bankalar tarafından toplandı, başka fonlara satıldı. Kimin eli kimi cebinde, işler karıştı. Hatırlatalım.
Bu kredileri, beyazların fonlarını yöneten hedge fundlar topladı.
Eh, limitleri kimine göre 200 milyar dolar, kimine göre de çok daha yüksek olan tartışmalı hedge fundlar kredilerin geri ödemesinde sıkıntı yaşandıkça yaprak gibi dökülmeye başladılar.
İşte dün tüm dünyada yaşanan sıkıntının nedeni de bu.
Gelişmeden herkes çok kaygı duyuyor.
"Dünyayı sallayan büyük çalkantı, bütün kredi piyasasına sıçrar mı?" sorusuna yanıt aranıyor.
Gelin görün ki, net bir yanıt verebilen yok.
Üstelik küresel dünya, ikiye bölündü.
Büyük çoğunluk
"Hayır sıçramayacak" diyor. Yani boğa piyasası, borsalarda etkisini sürdürecek. O yüzden yaşanan dalgalar
borsalarda alım fırsatı olarak değerlendirilmeli.
Küçük azınlık ise,
"Sıçrayacak," diye ısrar ediyor.
Diyelim ki bu iş bütün kredi piyasasına sıçradı.
Ne olur? Çok net.
Dünya için büyük felaket olur! Türkiye bu işten birebir değil bire iki zarar görür!..
Niye mi?
AK Parti'ye seçim kazandıran küresel likidite bolluğu hiç tartışma yok ki, AK Parti'nin başına bela olur!!!
O yüzden olacak ki, adı Hazine'den sorumlu bakanlık için geçen AK Parti Milletvekili
Mehmet Şimşek, dün soluğu Londra'da aldı.
Tartışmasız yabancı fon yöneticileriyle görüşüyor.
Ama sıçrama sorusuna son yanıtı Çin'e giden ABD Hazine Bakanı
Henry Paulson veriyor.
"Konut kredilerinde sorun var. Ama ABD ekonomisi de büyümeye devam ediyor."Haydi hayırlısı.
Bekleyip göreceğiz.
Yayın tarihi: 2 Ağustos 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/02//okur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.