Eski Romalıların düğün pastası, bir çörekten ibaretti. Bu gelenek Ortaçağ boyunca devam etti. Ta ki bir Fransız şef, çörekleri birkaç büyük parçadan oluşan bir kule halinde tasarlayana kadar.. Böylece çok katlı düğün pastası fikrinin temellerini de atmıştı.
Gelinle damat olmazsa, düğün de olmaz. Ama onların dışında düğünü düğün yapan başka öğeler de sayabilirsiniz. Örneğin gelinlik. Düğün pastasını da unutmayın. Kız ya da erkek tarafının aile büyüklerinin boykot ettikleri düğünler gördüm; eğer nikâh daha önce kıyılmışsa, evlendirme memuru olmaksızın da düğün yapılabilir. Ama gelinliksiz bir gelini ve pastasız bir düğünü düşünemiyorum. Varoşlardaki mütevazı düğün salonlarındakilerden beş yıldızlı otellerin teraslarındaki havai fişekli zengin düğünlerine kadar, her akşam her semtte yapılan yüzlerce düğünün ortak öğeleri bunlar. Gerçi beyaz gelinlik ve düğün pastası Osmanlı geleneklerinde yer almıyordu. Batılılaşma ve daha sonra da küreselleşme sonucu günümüzde her düğünde pasta kesiliyor.
ÇÖREKTEN PASTAYA...
Aslında düğün pastası ilk uygulamalarda bugünkü bol kremalı, görkemli halinden çok uzaktı. Eski Romalıların düğün pastası, çavdar unu ve tuzla yoğrulmuş bir çörekten ibaretti. Evlenme töreni sırasında bir parçasını koparıp yiyen damat, çöreğin geri kalanını gelinin başının üzerinde parçalardı. Bu sırada çöreğin ufalanmasının uğur ve bereket getireceğine inanılıyordu. Çöreğin parçalanması bakire olarak evliliğin eşiğine gelen gelini, aynı zamanda damadın bu evlilikte söz sahibi olduğunu da sembolize ediyordu. Ortaçağ boyunca tuzlu çörek âdeti devam etti ama kat kat düğün pastalarının nereden kaynaklandığı da belli. O dönem İngiltere'de bir yığın haline getirilmiş bu çöreklerin üzerinden gelin ve damat birbirlerini öperlerdi. Çörek yığını, yeni evliler refah içinde yaşasın diye yüksek tutulurdu. Derken 17. yüzyılda İngiltere'ye bir Fransız şef geldi. Bu şef, zahmetli çörek yığını uygulamasını sadeleştirdi. Tek tek çörekler yerine üst üste konulduğunda piramit şeklini alan, birkaç büyük parçadan oluşan bir kule yaparak düğün pastasını basitleştirdi. Ancak pişirilmesi zaman aldığı için epey önceden yapılan bu büyük çörekler düğüne kadar kurumasın diye üzerleri domuz yağı ile kaplanıyordu. Düğünden az önce yağ kazınıyor, piramit çökmesin diye de katlar arasına süpürge saplarından destek konuyordu. Bundan sonraki aşamada, domuz yağının kötü tadını örtmek için yağa şeker karıştırıldı. 18. yüzyıl pastalarındaki bu yağ tabakası, zamanla kremaya dönüştü.
BÜTÜN PASTALAR GÜZELDİR
Beyaz düğün pastaları ise 19. yüzyılda ortaya çıktı. Ancak bu renk saflık ve temizliğin sembolü olduğu için seçilmemişti. O dönemde pastanın üzerini kaplayan glazajı beyaz renkte yapmak çok zordu. Bunun için rafine şeker gerekiyordu ve o dönemde bu şekere ancak en varlıklı sınıf ulaşabiliyordu. Zamanla zenginlerin düğünlerinde kesilen pastanın beyaz rengi bütün pastalarının vazgeçilmez özelliği oldu. Beyaz gelinlik içinde bütün gelinler güzeldir. Bütün düğün pastaları da... Ancak kalın krema tabakalarını aşıp pastaya ulaşmak her zaman mümkün olmaz. Payıma sadece krema düştüğü çok olmuştur. Ama pastadan yemek âdettendir ve pasta kesilmeden düğünden ayrılmak hoş karşılanmaz. Adeta bir patlama yaşanan bugünlerde düğüne davetli okurlarımdan bunu hatırlamalarını rica ederim.
Bugünkü Tüm Yazıları
Düğün pastasının hikâyesini biliyor muydunuz?
Yayın tarihi: 22 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/22/pz/haber,FFAF1EEBB18841F8BCB32705380FBE4D.html
Tüm hakları saklıdır.