"Bugün Pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar..." Nâzım Hikmet'in 1938'de Ankara Merkez Komutanlığı Cezaevi'nde yazdığı müthiş şiirin ilk dizeleri bunlar...
Bu güzel Pazar günü biz de sizi Türkiye'nin hapsolduğu gergin gündemden çıkarmak istiyoruz. Bir başarı öyküsü anlatarak.
Öykümüz 2004'ün ilk günlerinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Türkiye gezisiyle başlıyor. Esad 7 Ocak'ta Ankara'da görüşmeleri tamamladı, ertesi gün İstanbul'a geçti. Rastlantıya bakın; ağırlandığı otelde İsrail'in Ankara eski Büyükelçisi Dr. Alon Liel de kalıyordu. Türk diplomatlar lobide karşılaştıkları bu eski dostlarına Esad'ın Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmede İsrail'le barış arzusunu uzun uzun dile getirdiğini anlattılar. Liel dönüşte Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu'na uğradı. Büyükelçi ona
Suriye'nin Türkiye aracılığıyla İsrail'le gizli görüşmeler başlatma isteğini doğruladı. Liel'in randevu aldığı Başbakan Ariel Şaron hemen "Yeşil Işık" yaktı.
İlk buluşma Ankara'da Ve arabulucular kolları sıvadılar: Washington'da Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nin yöneticisi Yahudi asıllı Amerikalı Geoffrey Aronson, Şam yönetimiyle sıkı ilişkileri bulunan Suriye asıllı Amerikalı işadamı İbrahim Eyüb Süleyman ve Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu...
İlk görüşmeler 2004 güzünde Ankara'da yapıldı. Daha sonra AB'den bir temsilcinin de katılmasıyla çeşitli Avrupa başkentlerinde 2005 yazına kadar devam etti. O yılın Temmuz ayında müzakereciler Suriyeİsrail barış anlaşmasının anahatlarını belirlediler:
- İsrail 4 Haziran 1967'deki, yani 6 Gün Savaşı'ndan önceki sınırlarına çekilecek, Golan Tepeleri'ni geri verecek.
- İsrail-Suriye sınırında, Golan'ın bir bölümünü de kapsayacak doğal park oluşturulacak. Askerden arındırılacak park iki ülke yurttaşlarına da açık olacak.
- Suriye, Hamas ve Hizbullah'a desteğini kesecek, Hamas lideri Halid Meşal'ı ülkeden çıkaracak.
- Son aşamada iki ülke arasında kalıcı barış anlaşması imzalanacak ve diplomatik ilişki kurulacak.
Müjdeyi Türkiye verdi Gizli barış anlaşması taslağını bu yıl başında İsrail'in etkin gazetesi "Haaretz" ele geçirip yayınlayınca kıyamet koptu: İsrail hükümeti yalanlamak zorunda kaldı, Suriye ise "Haberimiz yok" demekle yetindi.
Ancak süreç işliyordu. Davudoğlu taraflar arasında mekik dokuyordu. Ortalık biraz küllenince bu yılın Nisan ayında arabuluculardan İbrahim Eyüb Süleyman, İsrail'in davetiyle Kudüs'e gitti ve parlamentoda son durumu anlattı:
" Görüşmeler bitti. Suriye ve İsrail'i barışa götürecek yol haritası hazır. İstenirse birkaç ay içinde anlaşma imzalanır. Beşşar Esad, İsrail'le barışı gerçekten çok istiyor. Ama İsrail'in de bu iradeyi göstermesi gerekir."
İsrailliler teşekkür edip uğurladılar Süleyman'ı.
Ve
İsrail Başbakanı Ehud Olmert yine Türkiye'nin aracılığıyla Esad'a kararını iletti: "Sizinle barış masasına oturmak istiyorum. Barışın bedelini biliyorum; Golan Tepeleri'ni geri vermemiz gerekecek. İsrail bu bedeli ödemeye hazır!" Bu mesaj da iki gün önce bir başka İsrail gazetesi, "Yediot Aharonot" tarafından açıklandı ve ilk kez doğrulandı.
Ortadoğu'da 60 yıldır hiç şaşmayan bir kural var: Mısır'sız savaş, Suriye'siz barış olmaz.
Şimdi barışın eşiğine gelen İsrail ile Suriye, tarihi adımı atarlarsa, bu, Ortadoğu'yu huzura kavuşturacak köklü değişimlerin tetikleyicisi olacak. Ve bu mucizenin mimarı olarak Türkiye'ye, Türk diplomasisine ve AK Parti hükümetine, bölge ülkeleri de, dünya da, tarih de fazlasıyla hak ettiği saygı ve şükranı esirgemeyecek.
Son bir nokta: Türkiye, Arap dünyasıyla İsrail arasında öyle başarılı bir köprü işlevi görüyor ki, tüm bölge ülkeleri İslam Konferansı Örgütü'nden sonra halen Fas Kralı 6'ncı Muhammed'in yürüttüğü Kudüs Komitesi'nin başkanlığını da bize devretmek istiyorlar.
Yayın tarihi: 10 Haziran 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/10//haber,BB73DCE4874D466ABD069823A655537A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.