Seçimler öncesinde arka arkaya gelen ekstra harcama ve bütçe açığının büyümesine karşılık Hazine faizleri son bir yılın en düşük düzeyine geriledi. Faizlerin önceki gün yüzde 17.98'e kadar düşmesi, sanki
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın TÜSİAD'da söylediği
"yüzde 13-13.5 düzeyine olmalı" temennisinin gerçekleşmesi yönündeki bir çaba gibi.
Hazine faizleri, Merkez Bankası'nın gecelik borç alma faizi olan yüzde 17.5'in yıllık bileşiği olan yüzde 19.12'nin altına indiği halde yine düşüyor.
Faiz inişine oynamaDikkat çekici gelişme de burada. Çünkü para sahibi, bir veya birkaç yıllık vadeye yatırım yaparak alacağı getiriden daha yükseğini gecelik olarak Merkez Bankası'ndan alma olanağına sahip. Hatta daha fazlasını.
O halde
daha fazla getiriyi bırakarak neden piyasa riskini alarak daha uzun vadeye gider? Tek bir saikle, faizlerin gelecekte düşeceği öngörüsüyle. Gelecekte faizler düşecekse bugünkü yüksek oranları yakalamak avantajlı olur. Onun için yüzde 19.2 faizle Merkez Bankası'na para satmak dururken gidip yüzde 18 ve altında bir oranla Hazine kâğıtlarına yatırım yapıyorlar.
Ama tek neden de bu değil galiba.
Yabancı etkisi
En başta yabancı alımlarıyla faizin düştüğünü belirtelim. Burada da küresel likidite bolluğu ve risk alma iştahının yüksekliği etkili olmaya devam ediyor. Bu etki devam ettiği veya tersine dönmediği sürece Türkiye'deki faizler üzerinde gevşetici rolü sürebilir.
Az borçlanma etkisiYabancılar ve enflasyon düşüşünden dolayı yerliler bonoya yönelirken Hazine giderek daha az borçlanıyor. Fortis Bank'ın hesaplamalarına göre Hazine'nin borç çevirme oranı yani ödediği borcun yeniden borçlanmasına oranı geçen yıl yüzde 76.3 düzeyindeyken 2007'nin dört ayında yüzde 92.4'e çıktı.
Ancak
Hazine mayısta tam tersi bir davranışa girdi ve ödediği borcun ancak yüzde 63.2'si yeniden borçlanmaya gitti. Bu oran benim hatırladığım kadarıyla
şimdiye kadarki en düşük Hazine borçlanmasını oluşturuyor. Bu durum satın alınacak bono ve tahvil miktarını azalttı. Talep de artınca seçim öncesinde faizleri aşağı çekici bir sonuç yarattı.
Hazine'nin bu tutumu Başbakan'ın faizlerin düşmesi yönündeki temennisinin belli bir temele dayandığını ortaya koyuyor. Enflasyon inişi etkisiFaizlerin bir yılın en düşük düzeyine inmesi, aynı zamanda mayıs enflasyonunun beklenenin altında çıktığı, yıllık enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara indiği ve kademeli düşüşün süreceğinin tahmin edildiği bir güne denk geldi. Enflasyon düzeyi de faizlerin tabanını belirlemede en etkili faktörlerden biri. Enflasyon düşecek ve hedefe yaklaşacaksa seçim sonrasında siyasi belirsizliklerin de azalması halinde, Merkez Bankası faizleri düşürebilir.
Yeni senaryo etkisi
Siyasi belirsizlikleri azaltabilecek en önemli gelişme yine aynı güne denk geldi. Anavatan'ın DP ile birleşmesi suya düşünce siyasetin merkezinde doğan boşluk AK Parti ve CHP tarafından listelere konulan adaylarla doldurulacak gibi. CHP sağa doğru açılım yaparken asıl değişim AK Parti'de oldu. Milli Görüşçüler, askerle sorun çıkartanlar, ordudan atılan emekli subaylar listelere konulmadı. Bu da
AK Parti'nin yeni dönemde siyasetin merkezine doğru kayacağının en güçlü sinyali oldu. Listelere konulmayanlardan bazıları bu durumu örtük biçimde Dolmabahçe Sarayı'nda 2 saat 15 dakikalık özel ve içeriği açıklanmayan
Genelkurmay Başkanı-Başbakan görüşmesine yorumladılar. Dün de
Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te aynı imada bulunan bir yazı yazdı.
Eğer durum buysa,
hem seçim sonuçlarını hem de seçimden sonraki dönemi etkileyecek bir gelişme ile karşı karşıyayız. Artık geleceğe yönelik daha iyimser bir senaryoyu dillendirmek mümkün.
Belki de ilk gün liste açıklandığında bu durumu okuyanlar çıktı ve finansal piyasalarda fiyatlamaya başladı, faiz ve döviz onun için dibe indi. Devamını bekleyip göreceğiz.
Sonuç
"Değişmek için terk etmek lazım" Peter Ducker
Yayın tarihi: 7 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/07//haber,C6CD7F902B3A42AA93A05CF75F4DE364.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.