TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, pazar günkü genel kuruldaki konuşmasında önümüzdeki yılların siyasi ve ekonomik gündemini belirleyecek konulara parmak bastı. Bir anlamda yaşamakta olduğumuz süreci tarif etti ve çıkış noktalarını kendine göre ortaya koydu.
-
Ne dedi? - Önce Sayın Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasından altını çizdiğimiz bazı alıntıları yapalım:
- "
Siyasi ve idari sistemde reform yapmadan ekonomik reformlara devam etmemiz mümkün değildir. - Bugün Türkiye bir bakıma 2001'dekine benzer bir dönüm noktasındadır.
-
Nasıl ki ekonomide iş yapma zihniyeti değiştiyse artık siyasette de zihniyet değişiminin zamanıdır. - Siyasi partiler ve seçim yasaları, seçmenle seçilen arasındaki bağı kuvvetlendirecek şekilde değiştirilmelidir.
- 1982 Anayasası'nın miadını doldurduğunu görüyoruz. Anayasamız, zaten yapılan çok sayıda değişikliklerle yamalı bohçaya dönmüş, sistematiğini yitirmiş durumdadır.
Artık yeni bir anayasa yazmanın zamanı gelmiştir. - Buna paralel olarak kamu yönetiminde yarım kalan reform süreci de tamamlanmalıdır.
-
Yeni meclisimizin ilk ve öncelikle gündemi siyasi ve idari sisteme dair bu reformlar olmalıdır. - Vatandaşımızın gerçek gündemi işsizliktir. Hangimizin yakın çevresinde işsiz biri yok ki. Hangimizin yakın çevresinde suça maruz kalmış biri yok. Ülkemizde her 40 saniyede birsuç işleniyor. Polisimizin ve adalet sistemimizin elini güçlendirip insanlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamalıyız.
- 2001 krizi bize, bozuk iktisadi sistemin devam etmesinin imkansız olduğunu göstermişti. Bu sayede krizi, değişimi ateşleyecek bir fırsata dönüştürmeyi başarmıştık.
Şimdi yaşadığımız olumsuzlukları fırsata çevirecek olan da bizleriz. "
-
Siyasette kırılma - Bu sözleriyle
Rifat Hisarcıklıoğlu, şu anda ekonominin değil ama siyasetin tıkandığını ve bu alanda 2001 benzeri büyük bir kırılmanın eşiğinde veya içinde bulunduğumuzu ima ediyor.
Hisarcıklıoğlu eğer bu süreci iyi yönetirsek tıpkı bugün ekonomide ulaştığımız pozitif noktaya siyasette ve dolayısıyla ülkeyi yönetmede de varabileceğimizi belirtiyor. Yapılan ikinci tespit ise siyasetteki zihniyet değişimi ve reformlar yaşanmadan ekonomide reformların artık hayata geçirilemeyeceği. Yani önce siyasi tıkanıklığın aşılması gerekecek. Eğer aşılabilirse
-
Ekonomiye ne olur - Bu tespitlere katılınması halinde eğer siyasi reformlar şu veya bu şekilde yapılamazsa, meclisin çok parçalı olmasından veya meclis çoğunluğunu elde eden siyasi parti veya partilerin tutumundan dolayı siyasi reformlar gerçekleştirilemezse, o zaman ekonomiye ne olacak sorusu akla geliyor.
Tıkanıklık devam edecekse hatta siyasi istikrarın yerini istikrarsızlık alacaksa, şu anda
"ansiklopedi fırlatsan" bile yerinden oynamayan bir ekonomi, belki de
"küçük bir kitapçıkla" dahi alt üst olacak.
Eğer Türkiye bir dönüm noktasındaysa ekonomi ve piyasalar da bundan soyutlanamaz, onlar da dönüm noktasında demektir.
-
Öncelik siyasette - Bu açıdan bakılınca siyasi partilerin ekonomi programlarının içeriği elbette önemli. Bu içeriği önümüzdeki günlerde ve haftalarda açıklanacak parti programlarından göreceğiz.
Ama daha da önemlisi, siyasi alanda yapacakları olacak. Bir yerde
2001 krizi ile ekonomi yeni bir yapıya kavuştu. Şimdi sıra siyasi yapıyı yenilemeye geldi. Bakalım seçim öncesindeki söylemlerde ve siyasi parti kadrolarında bu yenilenmeyi görebilecek miyiz?
- Sonuç - "Doğa daima yeni şeyler yaratır" Goethe
Yayın tarihi: 29 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/29//haber,33BC745945794BF5BC4023AA3728F2F4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.